Uzundu uzadıya bitmeyen
bir geceydi gidişin...
Biraz mağrur, biraz yorgun,
birazda sessizlik vardı gidişinde.
Heybetin, gururun, son sözün
gözlerinin izi de gittiler ardından.
Hafızamda kazılı kaldı,
bu ihtişamlı terk edişin.
Demek ki gidilirse;
böyle gidiliyormuş dedim.
Yıka yıka, yaka yaka,
böle böle!
Bana ilk gelişinde böyle ihtişamlıydı, gümbür gümbürdü..
Seni ilk gördüğüm günü hatırlıyorum da
O gün bildiğim dünya yerle bir olmuş; seninle yeniden kurulmuştu benim için.
Şimdi ise artık barınacak
ne bir dünyam kaldı,
ne de onu güzelleştiren sen!
Nereden nereye geldik derken;
nerede, nasıl bitti olduk..
Duyardım da bilmezdim,
ayrılık depremlerini.
Ama şimdi biliyorum artık!
Hani gözler kal der,dil susar
içinde fırtınalar kopar da
öylece bakakalırsın ya
gidenlerin ardından,
İşte öyle birşeymiş ayrılık felaketi.
Ben o bırakıp gittiğin enkazlar
altındayım hala...
Senden sonra kaldımı ki ?
barınacak yer benim için bu dünyada...