Prof. Dr. Hüseyin Doruk, dünyada 50 milyon Alzheimer hastasının olduğunu belirterek her 3.2 saniyede yeni bir alzheimer vakasının ortaya çıktığını söyledi
Uluslararası Akademik Geriatri Kongresi, Akademik Geriatri Derneği tarafından Antalya'da başladı. Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Doruk, dünyada 50 milyon Alzheimer hastasının olduğunu belirterek her 3.2 saniyede yeni bir alzheimer vakasının ortaya çıktığını söyledi.
Uluslararası Akademik Geriatri Kongresi, Antalya'nın Serik ilçesine bağlı turizm bölgesi Belek'te başladı. 16 Nisan'a kadar devam edecek kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısına İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Başkanı ve Akademik Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Akif Karan, Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Doruk, Prof. Dr. Teslime Atlı ve Cerrahapaşa Tıp Fakültesi'nden ve Akademik Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ülev Deniz Erdinçler katıldı.
"ALZHEIMER'IN DÜNYAYA MALİYETİ 2016 YILI İÇİN 818 MİLYAR DOLAR"
Alzheimer hastalığının günümüzde hızla arttığını ifade eden Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Doruk, "Mevcut hastalıklar içinde tedavisi olmayan bir hastalık. Burada eken tanı ön plana çıkmaktadır. 2015 Dünya Alzheimer Raporlarına göre dünyamızda 50 milyon alzheimer hastası var ve her 3.2 saniye de yeni bir alzheimer vakası ortaya çıkıyor. Bunlarında dünyaya maliyeti 2016 yılı için 818 milyar dolardır. Bu maliyet 2018 yılı için 1 trilyon dolar, 2025 yılı içinde 2 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor" dedi.
"ÜLKEMİZDE 500 BİN ALZHEIMER HASTASI VAR"
Belirtilen rakamların Türkiye'ye uyarlanması durumunda oluşan rakamları dile getiren Doruk, "Ülkemizde 500 bin alzheimer hastası var. Bunların sadece 75 bini tedavi almakta. Yani 7 alzheimer hastasından sadece 1 tanesi tedavi olmakta. Bu durumda ülkemiz için hastalığın ileriki dönemler için çok önemli boyuta ulaşacağının göstergesi olmakta" diye konuştu.
"HER 3.2 SANİYEDE YENİ BİR ALZHEIMER VAKASI MEYDANA GELİYOR"
Alzheimer hastalığının 65 yaşından sonra görülme sıklığının arttığını belirten Prof. Dr. Hüseyin Doruk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "65 yaş olan grupta yüzde 2 iken, her 5 yılda bir bu 2'ye katlanarak 85 yaşına gelmiş insanların yüzde 50'sinde Alzheimer hastalığı gözükmekte. Bildiğimiz gibi dünyada da artmakta olan yaşlı nüfusa bağlı olarak hastalıkta artmaktadır. Ülkemiz için doğumdan itibaren beklenen yaşam süresi kadınlarda 80, erkeklerde 75 yaş olarak düşünecek olursak bu zaten alzheimer hastalığının görülme sıklığının artacağı aşikardır. Dünyada 10 milyon yeni alzheimer vakası oluşmakta ve her 3.2 saniyede yeni bir alzheimer vakası maalesef hastalık olarak toplumda girmekte."
"HASTALIK OLUŞSA BİLE HASTANIN YAŞAM SÜRESİNİ 2-5 YIL UZATMA İMKANIMIZ VAR"
Alzheimer hastalığının önlenmesi için erken tanının önemine değinen Doruk, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Alzheimer hastalığının özelliği şu, hastalığın oluşmadan belli bir zaman önce hafif kongetik bozukluk dediğimiz bir dönem oluşmakta. Bu hafif kongetik bozukluk döneminde biz hastalığı yakalarsak tanının oluşmasını engelleyebiliyoruz. Hastalık oluşsa bile hastanın yaşam süresini 2-5 yıl arası uzatma imkanımız var. bu şekilde uzattığımız içinde hem hastanın yaşam kalitesini arttırıyoruz hem de maliyetlerini azaltma imkanımız oluşmakta."
İstanbul Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Akademik Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Karan ise yaşlılarda uygunsuz ilaç kullanımının getirdiği olumsuzluklardan bahsetti. Karan, "Böyle durumda yaşlılarımızda işlevsellikte azalma, düşkünlük, unutkanlık, kafa karışıklığı, idrar kaçırma, düşmeler ve kalça kırıkları, kanamalar, kalp yetersizliğinin alevlenmesi, böbrek fonksiyonlarının bozulması gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor" dedi.
"YAŞLANMAYLA ACIKMA HİSSİ VE YEMEK YEME ALIŞKANLIĞI AZALIYOR"
Yaşlanmayla acıkma hissi ve yemek yeme alışkanlığının azaldığını ifade eden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülev Deniz Erdinçler ise, "Üç yaşlıdan ikisi bir öğünü atlamaktadır. Bu nedenle yaşlıların çoğu günlük enerji ve besin ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Tat ve koku alma duyusu, tatları ayırt edebilme yeteneğindeki azalma iştahı olumsuz etkiler. Ağız hijyeninin bozuk olması, diş ve çiğneme problemleri beslenmeyi etkiler. Yalnız yaşama, yoksulluk, eğitimsizlik, fiziksel olarak bağımlı olma, demans, depresyon gibi hastalıklar beslenmeyi etkileyen diğer faktörlerdir" şeklinde konuştu.