Çin'de 2000 yılında doğan her 100 kız bebek için, 116.8 erkek bebek vardı. Çin ve Hindistan’da, cinsiyet tercihli kürtaj yasadışı, ama hala yaygın. Çin'in 'tek çocuk' politikası, pek çok doğumun kayda geçmiyor olduğu anlamına gelmektedir. Bu kayıt dışı çocuklar için, örneğin, okula gitmek ya da devlet tarafından finanse edilen sağlık hizmetlerini almak mümkün olmayacaktır. Bu olay, ilk kez 1990 yılında New York Review of Books’taki bir makalesinde Hintli, Nobel ödüllü ekonomist Amartya Sen tarafından belirtildi ve daha sonra onun akademik çalışmalarıyla genişletildi. Sen, ilk çalışmasında, yüz milyondan fazla kadının (potansiyel varlıklarının ya cinsiyet tercihli kürtaj, bebek öldürme veya bebeklik döneminde yetersiz beslenme yoluyla ortadan kaldırılması anlamında) "kayıp" olduğunu tahmin etti.
Başlangıçta diğer bazı ekonomistler, özellikle Emily Oster, Sen'in açıklamasını sorguladı, ve açığı Avrupa'ya kıyasla Asya'da hepatit B virüsünün yüksek yaygınlığı nedeniyle olduğunu savundu. Ancak, araştırmalar, hepatit B’nin görülme sıklığıyla kayıp kadınların ancak önemsiz bir kısmını açıklayabiliyordu. Sonuç olarak, bu olay için Sen'in açıklaması hala en çok kabul gören açıklamadır.
Sen'e göre, kadınlar, her ülkede durum böyle olmasa bile, dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturuyor. Tipik olarak, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde erkeklerden daha fazla kadın vardır (çoğu için 0,98/1 civarında). Asya ve Orta Doğu'daki gelişmekte olan ülkelerin cinsiyet oranları ise çok daha düşüktür. Bu durum, aynı miktarda beslenme ve tıbbi bakım verilen kadınların sağ kalma oranlarının, erkeklerden daha iyi olduğunu gösteren araştırmalarla da çelişmektedir. Çin'de, erkeklerin kadınlara oranı birçok ülkeden çok daha yüksek bir orandadır (1.06). Bunu rakamlara dökersek, sadece Çin'de "kayıp" –orada olması gereken ama olmayan- 50 milyon kadın var demektir. Güney ve Batı Asya’daki benzer sonuçları da eklersek “kayıp” kadınların sayısı 100 milyondan fazla olarak hesaplanmaktadır.