Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, “Yanlış ve yetersiz beslenme ve az hareket, gün geçtikçe obezite insidansını ve bundan kaynaklanan sağlık sorunlarını artırıyor. Obezite insidansında ki artışla birlikte tüm dünyada obezite cerrahisi de yükselişe geçmiş durumda. Dünya çapında, sadece 2013 yılında, bariatrik cerrahi uygulanan olgu sayısı 468 bin 609. Ancak yaşamın her alanında olduğu gibi, sorunu çözmek için geliştirilen yöntemler yeni açmazları da beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.
Brezilya’da yapılan yeni bir araştırmanın sonuçlarının oldukça ilgi çekici olduğunu dile getiren Op. Dr. Görgen, “Elde edilen bulgulara göre bariatrik cerrahi sonrasında, erkeklerin yüzde 57,1 inde semen anormallikleri görülüyor. Bu operasyonu geçiren 79 katılımcının operasyon sonrası baba olma oranı yüzde 4 ken, operasyon öncesinde bu oran yüzde 13’lerdeydi. Çalışmanın başında olan Dr. Edward Lin (aynı zamanda çalışmanın yayınlandığı "Bariatrik Cerrahi ve Hasta Bakımı" adlı derginin editörü) çalışma sonuçlarının erkek infertilitesinin oluşturduğu yap-bozun çözümünde önemli parçalarından biri olabileceğini belirtmiştir. Önemli olan bu sonuçların ışığında erkek fertilitesini geri getirebilecek hormon ve minerallerin neler olduğunun farkına varabilmektir” diye konuştu.
Sao Paulo Hastanesi’ndeki araştırmacıların çalışma kapsamına, eşlerinin gebe kalmasını isteyen erkekleri dahil ettiklerini ifade eden Op. Dr. Görgen, “Çalışmaya dahil olan katılımcıların 23 tanesi bariatrik cerrahiyi takiben beş yıl, 23 tanesi ise iki yıl takip edildi.18 tanesi bu operasyonu geçirmek istemedi.15 tanesi ise normal kilodaydı. Tüm katılımcılar seksüel hayatları ile ilgili soruları cevapladılar. Hepsinin kan şekeri, testosteron seviyesi, D vitamini, çinko seviyeleri ölçüldü. Semen analizi uygulandı. Bariatrik cerrahiden 2 yıl sonra katılımcıların yüzde 57,1 inde semen testinde anormallikler saptandı. Ve bu operasyonu takiben katılımcıların yalnızca yüzde 4 ünün eşleri gebe kalabildi.
Operasyon öncesi bu oran ise yüzde 13’tü. Aslında bu fark çok da önemli değildir. Önemli olan bu sonucun, katılımcıların seksüel yaşamları, kiloları ve hormon seviyeleri düzelmişken ortaya çıkmasıdır. Dr. Lin çalışma sonuçlarının erke infertilitesine ait pazzılın çözülmesinde önemli bir parça olduğunu ifade etmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarından yola çıkılarak, hormon ve mineral seviyelerinde oluşan bozulmaların ortaya konmasının, fertiliteyle ilgili sorunların çözümünde yardımcı olacağının altını çizmiştir” açıklamalarında bulundu.