Obezite ve Mikrobiyata

Tuğba Günal

Kaş tatili dönüşü ne kadar dinlenmiş, mutlu ve yenilenmiş hissediyordum. Geldiğimin ertesi günü kardeşim hastalandı. Çok korktuk hepimiz ciddi bir rahatsızlık çıkacak diye. Ve sonra ne oldu biliyor musunuz ben hastalandım. Bağırsaklarımda bıçak saplanır gibi girip çıkan gaz krampları olduğunu düşündüğüm ağrılar sabahlara kadar uyutmadı. Bence ruhumuzun bağırsak sistemimize etki etmesi bizim ailede bir kaynaktan çıkan kablo uçları gibi hepimizin ortak özelliği. Annem üzülünce hızla ishal olur mesela. Ablam da kabız olur ama illa sıkıntılı günün sonunda karnımızın alt bölgesinde ağrılarımızı hissederiz.
Diyetetik bölümünden mezun olup danışanlarımla baş başa kalmaya başladıktan sonra bedenimi daha iyi dinlemeye başladığımı fark ettim. Kendi bedenimi, ruhumu ne kadar iyi anlarsam danışanlarımla da daha bir-birlik olabiliyorum.
En büyük çaresizliği hissettiğim anların obezitenin ruh ve bedene yaptığı etkileri çözümlemeye çalışırken olduğunu fark ettiğimde işin ne sadece beslenme bozukluğu; ne yol açtığı fiziksel ahrazlar ne de ruhu hapsetmesi olduğunu, tüm bunlardan öte karmaşık ne taraftan geldiği anlaşılmayan yaylım bir ateş gibi yaraladığını fark ettim.
Obezitenin nedenleri tüm dünyada öyle geniş çaplı araştırılıyor ki, nedenleri bir başka konuda sonuç olabiliyor. Domino taşı misali, hepsi birbirini etkileyen neden ve sonuçların içinden bugün mikrobiyota konusunu çektim.

OBEZİTE VE MİKROBİYOTA

İnsan vücudunun birden fazla yerinde trilyonlarca bakteriler bulunmaktadır. Bu bakteriler vücudumuzdaki tüm hücrelerin 10 katı kadardır. Çok küçük olmalarına rağmen toplam ağırlıkları 2-3kg civarındadır. En az mide ve yemek borusunda, sonra ince bağırsaklarda, kalın bağırsakta ise en yoğun olarak bulunurlar. Bu bakteri topluluklarına mikrobiyota denir. Genetik içeriklerine ise mikrobiyom denir.

Bağırsak mikrobiyotası anne karnında iken gelişmeye başlar. Bebek normal doğum ve emzirme ile birlikte bakteri almaya devam eder. Zamanla her bireyin mikrobiyotası kendine özel olarak gelişir. Yaklaşık 3 yaşında bağırsak mikrobiyotası büyük oranda şekillenir. Yetişkinlik boyunca büyük oranda sabit kalır. Bireyin bağırsak mikrobiyotasını doğum şekli (normal doğum veya sezeryan), beslenme, ilaç, diyet ve antibiyotik faktörleri ile etkilemektedir.
Yayınlanan çalışmalar, bebeklik döneminde antibiyotiklere maruz kalan bireylerin artmış vücut kitle indeksine sahip olduğunu göstermiştir.

Bağırsak mikrobiyotasının dengesizliği esas olarak besin alımını, enerji düzenlenmesini ve yağ depolanmasını modüle eder. Metabolik yollar aracılığıyla bağırsak-beyin eksenini etkileyerek obezite ve obeziteyle ilişkili metabolik bozukluklara neden olur.

Obezite veya obeziteyle ilişkili yaşam faktörleri (diyet, ilaç, hijyen, antioksidanlar ve besinler gibi) bağırsak ortamını değiştirebilmektedir.

Beslenme; konakçı (organizma) ve mikrobiyata arasındaki bağlantı noktasına diyet sinyalleri göndererek homeostazı (dengeyi) sürdürür veya hastalığa yatkınlık sağlar. Bağırsak mikrobiyal çeşitliliğin azalması inflamasyon (iltihaplanma), insülin direnci ve yağlanma ile ilişkilendirilir.

Bakteri çeşitliliğinin azalması obeziteyle ilgili olan metabolik yolları etkilemenin ana nedeni olarak kabul edilir. İnsan bağırsağındaki bazı bakteriler kilo alımına neden olabilir.

Hayvan modelleri ve insanlarda yapılan çalışmalar, obez bireylerin bağırsak mikrobiyotasının zayıf bireylerden farklı olduğunu doğrulamış ve obez mikrobiyotasının kilo verme, diyet veya ameliyat yoluyla değiştirilebileceği gösterilmiştir.

Sağlıklı bir mikrobiyotanın restorasyonunun veya yararlı bakteri türlerini arttırmayı amaçlayan probiyotiklerin, obezitede iştah ve vücut ağırlığı yönetimi için bir strateji oluşturabileceği düşünülmektedir.

Güzel bir sonbahar geçireceğimiz sağlıklı günlerimiz olsun.

Dyt.Tuğba Günal

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.