Beslenme alışkanlıklarımız gün geçtikçe değişiyor. Değişen beslenme şekli ve aşırı tüketim ise dünyayı obeziteye sürüklüyor. Büyük bir hızla, çığ gibi büyüyen obezite, tıpkı salgın bir hastalık gibi ilerleyerek çocukluk çağından itibaren tehlikeli bir seyir izliyor. Farklı rahatsızlıkları da beraberinde getiren bu sinsi hastalık, kişilerin yaşam süresini de kısaltıyor.
Ayrıca sosyal hayatı da olumsuz yönde etkileyen obezite; tip 2 diyabet, hipertansiyon, kanser, dislipidemi, kalp hastalıkları, eklem rahatsızlıkları ve uyku apne sendromu gibi ek hastalıklara neden olarak yaşam kalitesini düşürüyor. Türkiye’de obezitenin her geçen yıl olumsuz yönde artış gösterdiğine dikkat çeken Avrasya Hastanesi’nden Obezite Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Coşkun GÖRMÜŞ konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Yaşam tarzınıza dikkat etmelisiniz!
Yaşam tarzımız ve beslenmemiz sağlığımızı en çok etkileyen unsurlar arasında yer alıyor. Obez olmamıza sebep olanlar arasında;
Yanlış beslenme, aşırı tüketim ve fast food,
Hareketsiz yaşam,
Genetik etkenler,
Psikolojik nedenler,
Zararlı alışkanlıklar (sigara, alkol)
Kullanılan bazı ilaçlar,
Hamilelik sırasında ve sonrasında alınan kilolar,
Bilinçsizce yapılan diyetler yer alıyor.
Obezite birçok organa zarar veriyor...
Vücudun işleyişinde ciddi bozukluklara neden olan obezite, kişiyi başka diğer hastalıkları da içeren bir kısır döngü içerisine alıyor. Obez kişiler, hastalığı kabullenmedikleri ve gerekli önlemleri almadıkları zaman ciddi sağlık kayıplarıyla karşılaşabiliyorlar. Obezite metabolizmayla ilgili olarak görülse de aslında diğer pek çok organı etkiler ve başka hastalıkların nedeni haline gelir.
Obezite vücudumuzdaki neredeyse bütün organlara zarar verebilir. Tip 2 diyabet, kalp yetmezliği, hipertansiyon, beyin kanaması, uyku bozuklukları gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Bu nedenle obeziteye yol açan etkenleri hayatımızdan uzaklaştırmalı ve uzman bir hekimden profesyonel yardım alınmalıdır.
Obeziteden korunmak için;
Obezitenin engellenmesi için hastalığa sebep olan fizyolojik ve psikolojik sorunların ortadan kaldırılması büyük önem taşıyor. Obezite genetik faktörlerin etkisi altında olsa da, büyük ölçüde yaşam biçimi sebebiyle ortaya çıkmakta ve ilerlemektedir. Bu nedenle, yeme alışkanlıkları ve fiziksel aktiviteler gözden geçirilmeli, düzenli egzersiz yapılmalı ve beslenme alışkanlıkları düzenlenmelidir.
Yürüyüş ve egzersiz çok önemli! Yürüyüş ve egzersiz gibi fiziksel aktiviteler bedenin enerji harcamasını sağlayarak yağ depolarında boşalmaya ve dolasıyla da kilo artışını engellemeye yardımcı oluyor. Kan dolaşımı ve kas hareketlerini de hızlandıran fiziksel aktiviteler; kalp hastalıkları, hipertansiyon, kanser, diyabet gibi pek çok hastalığa savaş açarak vücudu koruyor.
Yeme alışkanlığında sebzeler ihmal edilmemeli. Ayrıca sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklardan vazgeçilmeli ve aşırı yağlı, tuzlu, şekerli beslenmeden uzak durulmalıdır. Doğru ve dengeli beslenmek, vücudun bağışıklık sistemini korumak ve kilo almayı engellemek açısından önemlidir.
Eğer obezite önüne geçilemez bir hal aldıysa, cerrahi tedaviler gerekiyor;
Sleeve Gastrektomi
Tüp mide ameliyatı olarak bilinen bu yöntemde midenin belli bir bölümü cerrahi olarak çıkarılıyor ve geriye tüp şeklinde bir mide bırakılıyor. Ameliyattan sonra küçük hacimlerde alınan yiyecekler hastada doygunluk hissi yaratıyor ve bir süre sonra bu tokluk, iştah kaybına dönüşüyor.
Ayrıca midenin açlık hormonu salgılayan bölümü de çıkarıldığı için hastada açlık hissi oluşmuyor. Oldukça kolay bir operasyon olan bu yöntemde, komplikasyon oranları oldukça düşüktür. Ameliyattan sonraki birkaç yıl içinde kilo fazlasının %60 - 70’inin kaybedilmesi beklenir.
Gastrik By-Pass;
Cerrahi sonrası uzun dönemde kilo alımı olursa kişiye uygun gastrikbaypass cerrahi tiplerini uygulamak da mümkün. Operasyonun faydaları vücut ağırlığınızın önemli bir kısmının kaybı ile birlikte, ilk bir iki yılda ortaya çıkıyor. Kilo kaybedildikçe yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve diyabet gibi şişmanlıkla ilişkili sağlık problemleri kaybolmaya veya en azından düzelmeye başlıyor.
Bu sayede, hastaların tamamına yakını aldıkları pek çok ilacı tamamen bırakır veya en azından dozunu azaltırlar. Zayıflamaya bağlı olarak emosyonel durumda da belirgin düzelme görülür, sosyal ve cinsel hayattaki düzelmeler bunu takip eder.
Op. Dr. Coşkun GÖRMÜŞ hastaların umutsuzluğa kapılmamaları gerektiğini belirterek, kendilerine en uygun tedavi yöntemi ile tekrar sağlıklı bir hayata adım atabileceklerini vurguladı.