“Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız.” Hz. Ali.
Tanrı gecinden versin; elbet ki kimsenin bu dünyaya zamansız veda etmesini istemeyiz. Ancak, doğduğumuzdan günümüze, nefes aldığımız süreyi şöylece bir gözden geçirsek; aslında hem ne kadar da uzun ve ama bir o kadar da çabuk ya da hızlı geçtiğini görürüz hayatımızın. Ve o gözden geçirme hadisesini, bir senteze dönüştürürsek, bir hesaplaşma ya da icmale; işte o zaman, söz konusu hayatın içerisinde neler yaparak, neleri başarmış olarak, geriye neler bıraktığımızı sanıyorum daha net görme veya anlama şansımız doğar.
Çünkü, hayat ne denli uzun yaşanırsa yaşansın, bir de bakılır; bitivermiş. Ve ancak ölümsüz hayatlar için geride bırakılan eserler tanımlayıcı olacaktır. Yazın üstadı, kısa şiirler ile dünyaları betimleyebilen Özdemir Asaf; “Kimi gittikçe kalır, kimi kaldıkça gider” derken de, aslında benzer konuyu gündeme getirmiş; bu dünyadan, bir diğerine gitse bile, kimilerinin inatla ve ısrarla kalacağını yazmıştır.
Ve evet, eserler…
Kimi yazar, durmadan ve sayfalarca… Kimi de çizer, her beyaz boşluğu doldurmak ister, renk renk boyar fırçasıyla… İnsana, hayvana, doğaya, dünyaya çevirir tuvalini… Kimi notalar kaleme alır; şarkılar, türküler, konçertolar besteler. Kimi taşı oyar ya da çamura can verir ve hatta demire, bronza, tunca… Heykele dönüştürür elindekini...
Ve biz onlara sanatçı, sanatkâr ve hatta zanaatkâr deriz.
Kimi de bina yapar. Tesis yapar, sosyal donatı alanı hazırlar. Var olanı düzeltmek ve yenilemek için çalışır, çabalar. Çocuğun, gencin, yaşlının yaşamlarına kalite katar. Hizmet eder; halkına hizmet edebilmek için yedi gün, yirmi dört saat yetmez kendisine. Yardım ve hizmet edebilmek için kendini paralar. Böyleleri büyük oranda sanatçı olmamakla beraber ve ama sanatçı ruhunu bedenlerinde taşımakta olan ve halk tarafından seçilmiş belediye başkanlarından başkası değildir. Elbet ki, sözüm meclisten dışarı; her seçilmiş için aynı cümleleri sarf edemeyeceğim.
Fakat İzmir’in ilçelerinden, Ege’nin incisi diye nitelediğimiz Bornova’nın seçilmiş belediye başkanı Dr. Mustafa İduğ’un sanatçı ruhlu olduğunu ve geleceğe ölmez eserler bırakma hususunda ısrarcı olduğunu gönül rahatlığıyla yazabilirim.
Kente kazandırdığı asfalt ve beton şantiyelerinin yanında, araç filosunun büyük kısmını yenilemesi, kentteki spor alanlarının tümünü elden geçirerek ve özellikle zeminlerini yenilemesi, kız öğrenci yurdu projeleri, iletişim merkezi, pazaryerleri ve daha niceleri…
Tüm bunlara ilave olarak bir de kapalı yüzme havuzu faaliyete geçiyor ki, başkanın gerçekten de geleceğe bırakacağı ölmez eserlerinden biri olacak. Sporcu yatağı olan Çamdibi semtine yapılan kapalı yüzme havuzu, bölgenin nefes merkezi olan Atatürk Parkı’nın hemen bitişiğinde ve en az yüz bin kişilik bir nüfusun, çok rahat bir şekilde yürüyerek ulaşabileceği mesafede yer alıyor. Hareket eden ve dahası spor yapan nüfusun artışına katkı koyacağına ve fayda sağlayacağına inandığım bu “ölmez bir eser” geleceğe kalacak… Ve binlerce çocuk, genç, kadın, erkek kullanacak…
Elbet ki, insan için ne yapılsa az! Elbet ki, Bornova’ya, İzmir’e ve dahası memleketimize… Ancak Mustafa Başkan ile mümkün olacağı ve ölmez eserlerin sayısının da artacağı bir gerçek!
Hz. Ali’nin bir sözü ile başlamıştı yazım. Bir Özbek atasözü ile de bitsin o halde; “Bir adam köprü kurar, bin adam geçer.”