Olmuyorsa olmuyor mu, anlaşmak için çaba mı?

Serap AKYOL AKSÜYEK

Bazen ne yapsanız olmaz, tüm taktikleri bilmeniz, kurallara riayet etmeniz, samimi yaklaşım ve iyi niyetiniz, sıkça empati yapıp hatayı kendinizde aramanız, tüm içtenliğinizle yanlış olanı değiştirme yönünde attığınız adımlar sonuç vermez ve karşınızdaki o zor kişiyle bir türlü anlaşamazsınız. Çünkü onun sizinle anlaşmak gibi bir niyeti yoktur.

“Zor insanlar” olarak tabir ettiğimiz bu kişiler, toplumdan topluma, kültürden kültüre farklı tanımlanmakla birlikte, temelde birbirlerine benzer davranışlar sergilerler. En belirgin ortak özellikleri; samimiyetten uzak anlaşma niyetli yaklaşımlarının aslında bir taktik olduğu ve bu yaklaşımın altındaki asıl amacın “dayatma” olduğu gerçeğidir. Böyle kişilerin tek derdi kendi söylediğinin hiç sorgulanmadan kabul edilmesi ve her şeyin onun istediği şekilde yapılmasıdır. Onların mutlak doğruları vardır, herkesten iyi, her şeyin en doğrusunu bilirler, eleştirel düşünce ve alternatif yaklaşımları kendi bilgi ve kişiliğine yönelik bir tehdit olarak kabul ederler. Objektiflikten tamamen uzak, farklı seslere tahammülsüz, duygularını kontrol edemeyerek aşırı tepkiler gösteren, bu nedenle herkesin uzak durmayı tercih ettiği bu kişiler, inatçı, hırslı, kaprisli olmalarının yanı sıra, karşısındaki kişiyi asla dinlemezler.

Biz yine de onlara teşekkür ediyoruz, çünkü bize nasıl “ol-ma-ma-mız” gerektiğini öğretirler.  

Bize kalsa asla bir araya gelmeyi tercih etmeyeceğimiz bu kişilikte insanlar, hayatın içinde farklı ortamlarımızda gelişimimize katkı sağlamak için sürekli karşımıza çıkarlar. Hayat bizi böyle kişilerle sürekli sınar, onlardan bir şey öğrenmemizi, böylelikle de kendimizi geliştirmemizi sağlar. Aslına bakarsanız iyi de olur, çünkü hayatın içinde böyle ilerleriz.

Dahil olduğumuz öyle ortamlar var ki böyle kişilerle bir arada olmak ve işbirliği içinde ilerlemek gerekir. Bu zorunlu birlikteliğin kaçınılmaz olduğu ortamların başında iş yeri, okul, apartman, dernek ve kulüpler, kamu kurum ve kuruluşları, toplu taşıma araçları vs… gelmekte. Bu ortamlardan birinde karşımızdaki kişinin bu gibi yaklaşımlar içinde bulunması, ortamı geren bir hava yaratmakla kalmayıp işbirliği ve anlaşma motivasyonunu da düşürür. Bu ortamların çoğunda, küs olarak ilerlemek mümkün olamayacağından, bu sürecin doğru yönetilmesi hem psikolojik açıdan, hem de işlerin yürümesi bakımından son derece önemlidir.

“Kapışmak için iki kişi, uzlaşmak için ise yalnızca bir kişi gereklidir” gerçeğinden hareketle, taraflardan birinin çözüm için çaba göstermesi ve anlaşma niyeti içinde olması sorunun halledilmesi için yeterlidir. Burada gerginliği ortadan kaldırmak adına alttan alan ve uzlaşmacı bir tavır içinde olan kişinin ise her zaman avantajlı olduğu vurgulanıyor.

Zor İnsanla Anlaşma Taktikleri:

Tabii hepimiz insanız nihayetinde. Duygu durumu ve farkındalığımız her gün aynı düzeyde olmayabilir. Böyle zamanlarda zor insanlarla iletişim kurmak ya da tartışmak durumunda kalabiliriz. Peki ne yapmalı, bizimle diyaloğa girmeye çok da gönüllü olmayan bu kişilerle nasıl sağlıklı bir iletişim kurabiliriz? İletişim uzmanlarının zor insanlarla anlaşmak için önerdiği taktiklerden bahsedelim şimdi de…

 

Zor insan ile iletişim kurabilmek için:

  1. Balkona Çıkmak: Öncelikle kendi davranışımızı kontrol altına almalıyız. Karşımızdaki kişi, “hayır” dediği ya da ummadığımız bir biçimde davrandığı zaman; istediğimizden vazgeçmeye ya da karşı saldırıya geçmeye gerek yoktur. Konuşmayarak ya da tepki vermeyerek zaman kazanabiliriz. Bu süre içinde, diyaloğun asıl beklenen sonucunu dikkate alarak, sembolik bir şekilde balkona çıkabiliriz.
  2. Onların tarafına geçmek: Karşımızdaki kişi, iletişim sırasında saldırmamızı beklemekte, ya da direneceğimizi ummaktadır. O halde biz tam tersini yapmalıyız. Onu dinlemeliyiz, görüşlerini tanımalıyız, mümkün olabilen noktalarda uzlaşmaya çalışmalıyız. Karşıtımızın gücünü ve yeteneklerini tanıyabilmek, onun tarafına geçerek mümkün olabilir.
  3. Reddetmek, yeniden çerçevelendirmek: Bu aşama, karşıtımızın düşüncelerini reddetmek yerine, ki bu onu daha da uzlaşılamaz hale getirir, dikkatini her iki tarafın beklentilerini tatmine yöneltme yöntemidir. Bütün söylediklerini ele alıp problemi çözmek amacıyla, konuyu tekrar çerçevelendirebiliriz. Bunun neden böyle olmasını istiyorsun? Sen benim yerimde olsaydın ne yapardın? Şöyle yapsak nasıl olur gibi… sorular sorarak iletişimi engelleyen sorunların isimlerini belirlemeye çalışabiliriz.
  4. Onunla Altın bir köprü kurmak: kendimizi bu aşamada bir arabulucu gibi düşünebiliriz. Onu da işin içine katarak, düşüncelerini ve beklentilerini öğrenip karşılanmamış gereksinimlerini bulup çıkarmaya çalışabiliriz. Kurduğumuz diyalog sonrasında, onun da kendisi için bir zafer kazanmış olduğu kanısını uyandırmak o kimseyle aramızda altın bir köprü oluşturduğumuzu düşündürür.
  5. Dize değil, sağduyuya getirmek: Bu aşamaya kadar, karşımızdaki kişi hala direnmekte ve görüşme yapmadan kazanabileceğini düşünmekte ise, biz yine de sinirlerimize hakim olmaya çalışmalıyız. Bu son aşamada yanlışlıkla güç kullanmaya ya da tehdit etmeye çalışırsak bilelim ki bunlar geri tepecektir.

Eğer onu köşeye sıkıştırırsak bu kez de, başka kaynaklarını harekete geçirerek bize karşı saldırıda bulunabilir. Bu nedenle konuşmayı olumsuz bir biçimde bitirmekten ise, bir sonraki görüşmenin davetiyesini uzatmaya çalışmalıyız. Böylece aramızdaki köprünün açık olduğuna inanacaktır.

  1. Atılgan davranışı öğrenmek: Atılgan Davranış; saldırganlık ve çekingenlik gibi iki uç arasında denge kuran davranış biçimidir. Atılgan olmak farkındalık ve ne istediğini bilmeyi gerektirir. Atılgan davranış, ne istediğini ya da hayır demeyi, başkalarını yönlendirmeden, saldırmadan, yok saymadan, doğrudan basit bir dille ifade etmektir. Kişinin kendisi ve hakları için suçluluk duymadan, girişken bir tutumla, diğer insanların onurunu da koruyarak, kendi gereksinimlerinin sorumluluğunu almasıdır. Kişi bu tarz davrandığında diğer insanlar da daha rahat etmektedirler, uzlaşmacı bir yaklaşım olduğu için zor insanla iletişim kurma yöntemlerinden biridir. Çeşitli aşamaları olan bu davranış şekli bir başka yazımızın konusu olsun…

 

Zor insanla diyalog ve uzlaşma kolay olmasa da, önemli amaçlar uğruna anlaşmanın çareleri aranmalı, her zaman iyi niyetle, iletişim kurmak denenmelidir. Kişileri dize getirmenin, ya da yok sayıp kenara itmenin peşinde olmadığımız, her iki tarafın da olumlu yönlerinden yararlanmanın çarelerini aradığımız sürece karşı tarafla mutlaka ortak bir noktada buluşmak mümkündür….

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.