Adalet Ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinde, Diyarbakır anneleri ile bir araya gelip gelmediği sorusunun sosyal medyada yankı oluşturması üzerine, “Anneler ayağa çağrılmaz, annelerin ayağına gidilir. Çıkıp da bu meseleyi bir siyasi paranteze almak için başka bir siyasiyi atmosferin içine konumlandırmak için ya da bazı siyasi sorgulamalarla yüzleşmemek için annelerin ayağına gitmek yerine anneleri ayağına çağırmak ya da bu şekilde bir organizasyon talep gibisinden bir yaklaşım son derece yanlıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde milletvekilleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Toplantı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sözcü Çelik, burada yaptığı konuşmasında 925. gününde Diyarbakır annelerinin nöbetini selamlayarak, “Kıymetli annelere, evlatlarına kavuşma nöbeti tutan değerli annelere buradan bir kez daha hürmetlerimizi, saygılarımızı iletiyoruz. Dünyanın bu en büyük vicdan eylemlerinden birisini gerçekleştiren bu annelerin sesini bütün dünyaya duyurmaya devam edeceğiz. Bu sesi duymayanlar utansın. Bu sese kulak vermeyenler utansın. Herhangi bir ayrıntıyı dahi kendi raporlarına işleyip de bu kadar güçlü bir eylemi, vicdan nöbetini raporlarında bir cümle bile gerçekleştirmeyenlerin ve buna rağmen o raporların ‘İnsan Hakları Raporları’ diyenlerin utanması gereken bir durum bu” değerlendirmesini yaptı.
14 Mart Tıp Bayramı’nı hatırlatarak doktorlara ve sağlık çalışanlarına şükranlarını sunduğunu belirten Çelik, “Bu pandemi döneminde ortaya koydukları mücadele, bütün dünyada takip ettiğimiz, bütün süreçlerle mukayese edildiğinde çok yüksek insani ve mesleki niteliğe sahip, adeta vatanseverliğin tanımına dünyada örnek teşkil edecek şekilde güçlü katkılar sunan, bir yaklaşımla gerçekleşti. Burada vatansever bir şekilde hekimlerin şifa dağıtan yaklaşımı ile sağlık çalışanlarımızın büyük fedakarlığı ile bu pandemi dönemini Türkiye, birçok ülkeye göre çok daha başarılı bir şekilde sürdürdü” diye konuştu.
Ukrayna’daki durumu bir savaş ve bir işgal olarak niteleyen Çelik, dünyanın bütün gündeminin bu durum olduğunu belirterek, “Büyük bir insani yıkım meydana geliyor. Cumhurbaşkanımızın bu çerçevede ortaya koyduğu diplomatik performans, Türkiye’yi dünyada hiçbir ülke ile kıyaslanmayacak bir noktaya getirmiştir. Yıllardır Avrupa kıtası çok yakınında bir savaş görmemişti. Bunun bu kadar yakında gerçekleşmesinin şokunu yaşıyorlar. Ama aynı zamanda da birtakım değerlerin ne kadar kırılgan olduğu görüldü. Demokrasiyi korumak konusunda demokrasinin tehdit ile karşılaştığı durumlarda sadece belli ülkelerin demokrasilerini koruyan mekanizmaların ortaya çıkmasının aslında tüm demokrasileri kırılgan hale getirdiği görüldü” ifadelerini kullandı.
“Avrupa demokrasisinin tarihini Türkiye olmadan yazamazsınız”
Türkiye’nin bölgesinde, Akdeniz’de, Karadeniz’de ve Avrupa’da tarihi boyunca güçlü bir devlet olduğunu söyleyen Çelik, “Yüz yıldır da Türkiye güçlü bir Avrupa demokrasisidir. Dolayısıyla ne Avrupa demokrasisinin tarihini Türkiye olmadan yazabilirsiniz ne de Avrupa güvenlik mimarisini ne de Avrupa kıtasının geleceğini Türkiye olmadan şekillendirebilirsiniz. Bu her olayda görülmesine rağmen ancak kriz zamanlarında ortaya çıkıyor” dedi.
“Anneler ayağa çağrılmaz, annelerin ayağına gidilir”
Konuşmasının ardından bir basın mensubunun, sosyal medyada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinde Diyarbakır anneleri ile bir araya gelip gelmediği sorusunun yankı oluşturduğunu belirterek, kendisinin düşüncesini sorması üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Bir ilke belirteyim sadece. Anneler ayağa çağrılmaz, annelerin ayağına gidilir. Bu bizim milletimizin en büyük hasletidir. En büyük değerlerimizden bir tanesidir. Diyarbakır annelerinin ayağına gitmek şereftir. Onlar, bu memleketin değerleri adına, kendi evlatlarına sahip çıkan, evlatları için bu sesi yükselten, terör örgütünden evlatlarının kurtarılmasını isteyen ve burada kendi evlatlarını kaçırmış terör örgütlerine karşı, bu insani, bu annece durumu ortaya koyan asil insanlar. İstedikleri bir şey yok. Dünyanın en meşru şeyini istiyorlar. ‘Evladımızı geri istiyoruz’ diyorlar. Dolayısıyla her zaman annelerin ayağına gidilir, anneler ayağa çağrılmaz. Annelerin ayağına gitmek de büyük bir şereftir. Bütün annelere, kendi ayaklarına gitmeyi bize bahşettikleri için her zaman dua etmeliyiz. Her zaman hürmet göstermeliyiz. Çıkıp da bu meseleyi bir siyasi paranteze almak için başka bir siyasiyi atmosferin içine konumlandırmak için ya da bazı siyasi sorgulamalarla yüzleşmemek için annelerin ayağına gitmek yerine anneleri ayağına çağırmak ya da bu şekilde bir organizasyon talep gibisinden bir yaklaşım son derece yanlıştır."