Geriye dönüp bakmak her birimizin hayatında olmuştur. Neler yaşamışız, neler geçirmişiz, ne badireler atlatıp ne kahkahalar atmışız diye bir bakarız bazen. Başımı çevirdiğinizde o günleri bazen yeniden yaşamak ister, bazen de içimiz ürperirken bir şükür fısıldarız dudağımızın altından.
Hayatın olumlu ve olumsuz yanları bizim ömür çizgimizdir. Olumsuzluklar olumlu yaşantıların sevinç kaynağıdır. Sevinci tatmak için kederi de yaşamak zorundayız. İkisi de birbiri ile ele ele tutuşmuş gibi. Ayıramayız.
Geriye dönüp baktığımızda genel olarak gençliğimizi hatırlarız. Yanlışlarımızı, hatalarımızı ve pişmanlıklarımızı düşünürüz. Film karesi gibi geçer hepsi gözümüzün önünden. Teker teker inceleriz bir kahve eşliğinde film gibi hayatımızı.
Yanlışlardan ders çıkarmış, hataları telafi etmiş, pişmanlıklarımızı da faydasız sayıp küçük bir tebessüm kondurabiliyorsak mimiklerimize demek ki güzel yerdeyiz. Acılara bal karıştırıp yutmak sevince giden yolun temizliğidir. O yolu temizlemek, o acıları içimize çekerek arınmak da ayrı bir marifet. Acılar da bizim içindir. Ne kadar onlardan uzak durmak istesek de onlar insana yaklaşmayı seviyor olmalı. Çünkü bunca ömür mesafesinde acısı olmayan, pişmanlık duymayan, mutluluğu dibine kadar yaşamış bir insanoğlu yoktur.
Pişmanlık dedik de aklıma bir atasözü geldi; sonraki pişmanlık fayda etmez. Gerçekten de öyle değil mi?! Ben bu yüzden hep pişmanlıklarımı olumlu yönde yaşama taraftarı oldum. Yapmadıklarımın değil de, yaptıklarımın pişmanlığını duydum hep. Bunu insan kendisi seçer. Sonradan "keşke" denilen bir yolun yolcusu olmamak için. Keşke, pişmanlığın attığı "kahkahadır." O kahkahayı duymamak için esaretli, köle gibi değil, mağrur bir pişmanlık yaşamak en güzeli.
Yaş aldıkça yaşadıklarımız bir aynaya çevrilir önümüzde. Kendimizi gördüğümüz, kendimizi izlediğimiz bir aynaya. Aynalarda kendinizi güzel görmeniz dileğimle!