İşte o röportaj;
Merhaba değerli Medya Ege okuyucularım! Bu hafta yine dopdolu, yine özel bir sohbet ile sizlerleyiz. Kadınlar için daha çok fayda sağlayacağını düşündüğümüz sohbetimizin bugünkü muhatabı çok değerli bir doktor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cem Ardıç ile sohbetimizin detaylarını sizlere aktarıyoruz. Taze demli sıcacık çaylarınızı buğulu bardaklara doldurup köşenizde yerinizi aldıysanız, Medya Ege sayfasına buyurun.
Bir doktorun başarı dolu hayat yolculuğu
Ben Dr.Cem Ardıç. 1984 yılında İstanbul'da doğdum. İlk ve orta okulu İstanbul'da okudum. Lise eğitimimi Antalya Anadolu Lisesi'nde tamamladım. Daha sonra benim için dönüm noktası olan askeri tıbbiyeyi kazandım. 2003-2008 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde öğrenim gördüm. Fakültenin son yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne geçiş yaparak tıp fakültesini burada bitirdim ve İlk mecburi hizmet kuramda Muş Malazgir Devlet Hastanesine atandım. Burada 3 ay gibi kısa bir süre çalıştıktan sonra uzmanlık sınavını kazanarak, Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasımı İstanbul Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 4 yılda tamamladım. Ve ikinci mecburi hizmet atamamda Ağrı Doğubayazıt Devlet Hastanesi'ne atandım. Yaklaşık 1,5 yıl burada çalıştım ve Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne geçtim. 2019 yılı temmuz ayından itibaren ise Özel Gültepe Avicenna Hastanesi'nde görev yapmaktayım.
İlk doğumumu izlediğimde bayıldım...
Tıp fakültesi eğitim hayatı sırasında tüm branşların stajlarına aksatmadan gittim. Açıkçası bu bana mesleği seçmemde çok büyük fayda sağladı. Evet, hekimliğin tüm branşları çok kıymetli ama bir bebeğin dünyaya gelmesine tanıklık etmek ve hatta buna yardım etmek öyle tarifsiz bir his ki. İlk doğumumu izlediğimde bayıldım bu arada. İkincisinde de bayıldım. Ben inatçı bir insanımdır. İzlemeye devam ettim. Alıştım. Öğrendim. Daha çok sevdim. Ayrıca mesleğe başladıktan sonra gebeler haricindeki hastaların ameliyatları ve tedavileri de çok ilgimi çekti. Şu an bu alanda da hali hazırda birçok ameliyat yapıyorum.
Birçok kadının korkulu rüyası olabilirsiniz...
Maalesef ülkemizde kadınlar tarafından güncel bir sorun var. Şikayetlerinin başlarında değil de, artık dayanamayacakları noktada bize geliyorlar. Bu durum da hem tedaviyi zorlaştırıyor, hem de hastanın günlük hayatını kötü yönde etkiliyor. Ama burada biz hekimlere de çok büyük iş düşüyor. İletişim öyle önemli bir kavram ki. İyi bir iletişimle birçok insanı güle oynaya jinekoloğa getirebilirsiniz. Veya tam aksi, kötü bir iletişimle birçok kadının korkulu rüyası olabilirsiniz.
Vajinal enfeksiyonlar önlenebilir
En yaygın kadın hastalıklarından biri ve önlem alınabilecek olanı vajinal enfeksiyonlardır. Tabiki adet ağrıları , yumurtalık kistleri gibi çok sık görülen başka hastalıklar da var, ancak bunları önceden önleyebilmeniz pek mümkün olmuyor. Vajinal enfeksiyonlardan korunmanın başlıca kuralları; ''rahat ve çok dar olmayan kıyafetler giymek , vajina içini asla yıkamamak, günlük ped kullanımını azaltmak, cinsel ilişki sırasında mutlaka korunmak, %100 pamuklu iç çamaşırı tercih etmek ve ütüleyerek giymek'' olarak sayılabilir.
Normal doğumda hastalarımla beraber nefes egzersizi yapıyorum
Her hasta bambaşkadır. Kimi korksa da hiç belli etmiyor ve dayanmaya çalışıyor, kimisi ise bu korkuyu dışa vuruyor. Ben motivasyon konusunda çok çaba sarfediyorum. Bazen yalvarıyorum bile diyebiliriz. Normal doğumda hastalarımla beraber nefes egzersizi yaptığım çoktur mesela veya onları doğum ağrısı yüzünden sezaryen olma isteklerinden caydırdığım çok olmuştur. Sonunun güzel olacağı konusunda insanları iyi bilgilendirirseniz o zaman ağrıları daha motive çekiyorlar. İş yine dönüp dolaşıp iletişime geliyor.
Sezaryen hayat kurtarır
Ben tabiki normal doğumdan yanayım. Bir hekim olarak normal doğumu teşvik etmek sorumluluğumuzdur. Ancak anne adayları ve aileler için bu konuda dikkat etmeleri gereken hususlar var. Özellikle hasta yakınlarının normal doğum konusunda gereksiz ısrarcı olmamaları gerekiyor. Çünkü bizim bir sözümüz vardır 'sezaryen hayat kurtarır' diye. Bunun anlamı şudur; sezaryen kararı verildiyse anne yada bebeğin ikisinden birinin yada her ikisinin hayatı tehlikede demektir. O nedenle o karar verildiyse anne adayları ve ailesi olarak kararı veren hekime güvenmek gerekir. Doğum karşılıklı güven gerektirir. 9 ay boyunca o gebeliği takip etmiş doktorunun kararını son saniyede sorgulamak çok tehlikeli zaman kayıplarına yol açabilir.
2 yılda 1450 bebek doğurtmuşum
Geçenlerde bu geldi aklıma ve oturup son 2 yıldır çalıştığım kurumdaki doğum sayılarıma baktım. Tabiki son 2 yıldır özel bir hastanede çalıştığım için devlet hastanesindeki gibi yoğun çalışmıyorum. Ama sayılarıma bakınca çok mutlu oldum. Son 2 yılda yaklaşık 1450 bebek doğurtmuşum. Bu sayı şu an özel hastaneden çalışan diğer kadın doğum hekimleri için bile çok yüksek bir sayı. Bu başarıyı sanırım hasta hekim arasında oluşan güvene borçluyum. 11 yıldır meslekteyim, bunun ilk 4 senesi ihtisasta geçti. Sanırım toplamda 10-15 bin arası doğum yaptırdım. Ama şu son 2 yılım çok özel anılarla dolu. Çünkü devlet hastanesinde doğum yaptırdıktan sonra bir daha hasta ile karşılaşma ihtimaliniz çok az oluyor. Ama şu anki çalışma sistemimde hem hastane içinde, hem de yolda karşılaşıyorum bebeklerimle ve bu beni çok mutlu ediyor.
Doğumda gözlerimin dolduğu çok olmuştur
Her doğum öyle özel ki aslında. Biz o kargaşada hem annenin, hem bebeğin sağlık durumuna odaklandığımız için o mucizevi anların büyüsüne ortak olamıyoruz bazen. Ama gözlerimin dolduğu çok olmuştur doğumda. Dünyanın en masum şeyini bir annenin kucağına bırakıyorsunuz. O an dünyanın dört bir yerinde binbir kötülük işleniyor da olsa, sizinle bir ışık doğuyor aslında o karanlığa.
Gençlere bu mesleği önermiyorum
Malesef günümüz şartlarında bu ülkede hekimlik yapmak isteyen gençlere bu mesleği öneremem. Çünkü her hekim benim kadar şanslı değil. Hatta benim durumum çok istisna. Hekimlerin geneli mutsuz ve karamsar. Ülke dışında kadın doğum hekimliğini değerlendirecek olursak severek yapılması gerekiyor kesinlikle, aksi halde gece 2'de telefonunuz çaldığında çok mutsuz olursunuz. Ama mevcut şartlarda bu yola girmiş hekim meslektaşlarım için önerim dil çalışmaları olacaktır. Yurt dışı imkanlarını çok iyi değerlendirmeliler diye düşünüyorum.