Mendi ifadesinde, 15 Temmuz günü, daha önce beraber çalıştığı bir tümgeneralin kızının düğünü için Ankara Gazi Orduevi’nde bulunduğunu kaydetti. Düğünden Genelkurmay Başkanlığı’na gideceği söylenerek rehin alınıp Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü anlatan Mendi, şunları söylemişti: “Emir subayım Murat Yılmaz’a ‘Sen 8 yıldan beri benimle çalışıyorsun. Sen de çetenin içindeymişsin. Yazıklar olsun sana’ dedim. Timurcan Ermiş, Akıncılar Kışlası’na gidinceye kadar silahı doğrultulmuş şekilde durdu. Bu esnada ben, ‘Siz çetesiniz. Allah belanızı versin. Vuracaksan şimdi vur’ diye sürekli bağırarak söylenmeye devam ettim. Akıncılar Kışlası’nın kapısına kadar bu şekilde geldik. Onlara ‘Yunanlılara esir olsaydım, bu muameleyi görmezdim’ dedim.” Mendi’nin ifadesinde bahsettiği emir subayı Yarbay Murat Yılmaz’ın ifadesi ortaya çıktı. Yılmaz’ın ifadesinde öne çıkan başlıklar şöyle:
KOMUTAN DÜĞÜNE GİDECEKTİ: 15 Temmuz günü genel komutanlıkta komutanımızın yanında görevimin başındaydım. Rutin işlerimiz vardı. Akşam için komutanımızın Gazi Orduevi’nde bir düğün programı vardı. Her zaman 20.30’da ayrılırken cuma günü 19.00 sularında karargâhtan ayrıldı. Ben de konuta kadar kendisine iştirak ettim. Daha sonra da Batıkent’te bulunan lojmana gittim. Akşamki düğün programında ise komutana konuttan sorumlu Aytaç Astsubay refakat edecekti. Evde eşim ve çocuklarım vardı. Saat 20.00 sularıydı. Çocuklara bir şey almak için aracımla AVM’ye gitmek üzere lojmandan ayrıldım.
ERMİŞ ARADI: Yoldayken Konya Bölge Komutanı Timurcan Ermiş beni görev telefonumdan aradı. “Komutanla özel bir şey görüşeceğim, komutan nerede?” diye sordu. Akşam Gazi Orduevi’nde düğün programı olduğunu, komutanın orada olduğunu söyledim. Bana “Senin de gelmen lazım, özel bir konu var” dedi. Ben bunun üzerine komutanın bulunduğu Gazi Orduevi’ne doğru yola çıktım. Üzerimde sivil kıyafetler vardı.
MİNİBÜSLE GELDİ: Bu durumu komutana telefonla bildirmedim. Neden telefonla bildirmediğime ilişkin herhangi bir açıklamam yoktur. Gazi Orduevi’ne giderken yolda eşimi aradım ve “Bir işim çıktı, gecikebilirim” dedim. Gazi Orduevi’ne vardığımda Timurcan Ermiş beni telefonla tekrar aradı. Orduevinde olduğumu söyledim. “Ben de geliyorum” dedi. Ermiş gelinceye kadar 3-5 dakika düğün salonunun önünde bekledim. Bu süre zarfında komutan içerideydi. Kapının önünde Aytaç Oğuz Astsubay’la konuştum. Bana “Genelkurmay’a saldırı mı olmuş, ne olmuş, komutan onlarla görüşüyor” dedi. Biraz sonra Timurcan Ermiş siyah renkli, önünde tuğgeneral arması bulunan, camları siyah filmli bir minibüsle düğün salonun önüne geldi.
‘ÖZEL BİR DURUM VAR’: Ermiş minibüsten indi. Aramızda 5-10 metre mesafe vardı. Ben mi onun yanına gittim, o mu benim yanıma geldi, hatırlamıyorum. Bana “Komutana bir haber ver, görüşmem lazım” dedi. Saat 21.00 sularıydı. Komutan, düğün salonunun kapısında düğün sahipleri ile vedalaşıp dışarı çıkıyordu. Kapının önünde komutanın yanına varıp Ermiş’in kendisi ile görüşmek istediğini söyledim. Komutan, Ermiş’i kamuflajlı kıyafetiyle görünce “Sen niye geldin böyle?” dedi. O da “Komutanım özel bir durum var, görüşmemiz lazım” dedi. Timurcan Ermiş komutanı kendi geldiği minibüse davet etti. Komutan, “Bizim araba nerede?” dedi. Komutanın arabası ön tarafta bekliyordu, onun arabasının 1-2 araba arkasında da Timurcan Ermiş’in geldiği minibüs vardı. Komutan aracın sağ arkasına bindi, ben de sağ önüne bindim, Timurcan Ermiş de komutanın yanına bindi. Aracı komutanımızın şoförü olan Er Oğuzhan kullanıyordu.
ARKADA ARBEDE OLDU: Araç hareket ederken Ermiş, “Komutanım Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, şimdi sizi emniyetli bir yere götüreceğiz, Akıncı Üssü’ne gideceğiz” dedi. Ben araçta bulunan el telsiziyle koruma aracına Akıncı Üssü’ne gideceğimizi ve öne geçmelerini söyledim. Komutan, “Ben karargâha gidip üzerimi değiştireceğim” dedi. O esnada arkada bir arbede oldu. Arkamı döndüğümde Ermiş’in komutanımıza silah doğrulttuğunu gördüm. (Komutana silah dayanınca neden müdahale etmedin?) Komutanın emniyetini düşündüm.
‘SİZİ BAŞIMIZDA GÖRMEK İSTİYORUZ’: Komutan, Ermiş’e “Seni kim görevlendirdi?” dedi. O da “Genelkurmay Personel Başkanı” dedi. Komutan, “Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanları nerede?” dedi. Ermiş, “Onlar da Akıncı’ya geçiyorlar” dedi. Ermiş, komutanımıza “Sizi başımızda görmek istiyoruz” dedi. Komutanımız, “Ben istemiyorum” dedi. Komutan bana, “Sen 8 yıldır benimle birlikte çalışıyorsun, sen de mi?” dedi. “Yazıklar olsun” deyip demediğini hatırlamıyorum.
34 SUBAY BİZİ KARŞILADI: Akıncı Üssü’ne gittik. Nizamiye kapısında elleri silahlı, pilot kıyafetli subaylar vardı. Ben telsizden korumalara “Durum kontrol altında, size ne deniyorsa onu yapın, olay çıkarmayın” talimatı verdim. Subaylara araçta bulunanın Jandarma Genel Komutanı olduğunu söyledim. Nizamiye kapısında 2-3 dakika bekledikten sonra bizi içeriye aldılar. 200-300 metre sonra havacı kıyafetli elleri silahlı 34 subay bizi karşıladı. Bizi araçtan indirdiler. Hepimiz araçtan indikten sonra oradakilerden birisi “Yakında bulunan bir banka oturabilirsiniz” diye yer gösterdi. Komutanı ne yaptıklarını sonrasında görmedim. O esnada uçaklar kalkıp iniyordu. Sabaha kadar ben bana gösterilen bankta oturdum. Telsizi araçta bıraktım.
‘SİVİL KİMLİKLE KAYINPEDERİMİN EVİNE GİTTİM’
“Sabah üssü uçaklar bombalamaya başladı. Hayatımızın tehlikede olduğunu düşündüm. Vedalaşmak için eşimi aradım. Yürüyerek oradan tek başıma nizamiyeye doğru gittim. İleride polis noktası vardı. Yoldan geçen araçlardan birisine otostop yaptım. Polislere sivil kimliğimi gösterdim, Kazanlı olduğumu söyledim ve polis barikatından geçerek Kazan’daki kayınpederimin evine gittim. Televizyondan haberleri seyrettim. Kendiliğimden giderek Kazan İlçe Jandarma’ya teslim oldum.
‘FETÖ’CÜ DEĞİLİM’
Ben Fethullah Gülen Terör Örgütü hakkında basından takip edebildiğim kadarıyla bilgi sahibiyim. Bu örgütün Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki yapılanmasına ilişkin herhangi bir bilgim yoktur. Bu örgüt mensubu tanıdığım herhangi bir kimse yoktur. Ben FETÖ üyesi değilim. 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen terör eylemlerine de herhangi bir şekilde katılmadım.”