Adı Soraya... Yer İran...
Soraya İran'da küçük bir kasabada yaşar. 13 yaşında elinden oyuncak bebeği alınır. Kasım adında kendinden 15 yaş büyük bir adamla evlendirilir. İlk çocuğunu 14 yaşında iken dünyaya getirir. Eşi ve ailesi tarafından aşırı şiddete maruz kalan Soraya, 20'li yaşına gelmiştir.
Eşi Kasım'ın kasabada başka bir kadınla birlikteliği vardır. Kasım bu kadını Soraya'ya kuma getirmek ister. Soraya bu duruma karşı çıkar. Eşi Kasım ve ailesi tarafından eşine karşı geldiği için öldüresiye dövülür. Çünkü kumanın gelmesi için Soraya'nın şeriat rejimi polislerine imzalı onayı gerekiyordu.
Kızcağız bu durumu asla kabullenmek istemez. Kocası Kasım, kuma getireceği kadın ve ailesi devrim muhafızlarına giderek Soraya'nın şeriat rejimine karşı geldiğini ve kumalığı reddettiğini anlatırlar. Devrim muhafızları ile birlikte bir plan yaparlar ve Soraya'ya iftira atarlar. İran'da şeriat kanunlarına göre kocasını aldatan kadınlar taşlanaram recm edilirler.
Bir gece yarısı Soraya'nın kapısı çalınır. Devrim muhafızları gelmiştir. Soraya'yı yerlerde sürükleyerek araca atarlar. Zavallı genç kadın 2 çocuğu ve ailesi feryatlarla haykırırlar ama nafile... Sabah olur, aile Soraya'nın zindanda olduğunu öğrenir. Soraya hakkında hüküm verilmiştir. Taşlanarak recm edilecekti.
2 gün sonra kasabada bir çukur açılır. Soraya beyaz kefen tarzı bir kıyafet giydirilerek şeriat polisleriyle birlikte elleri bağlı bir şekilde getirilir. Kocası Kasım ve sevgilisi çok mutludur. Soraya'yı annesiyle vedalaşması için bir oadaya koyarlar. Anne feryat eder "Beni taşlayın, kızımın canını bağışlayın" der. Soraya annesine seslenir. "Anne bana sarıl, bu son saatlerim" der. Ve anne - kız birbirlerine sıkıca sarılırlar.
Zaman dolmuştur... Devrim muhafızları içeri girer ve genç kadının elleri arkadan bağlıdır. Onu yerden sert bir şekilde kaldırırlar. Soraya kapıdan çıkarken annesine döner. Der ki, "Anne ölümden korkmuyorum ama taşlanarak ölmekten korkuyorum."
Kasaba meydanında genç kadını çukura doğru sürüklerler. Babası çaresizce şeriat polislerine yalvarır. Yaşlı adamı kırbaçlayarak iterler. Önce Soraya'yı omuzadan aşağı doğru eller bitişik şekilde beline kadar bağlarlar. Sonra çukura doğru getirirler. Son isteği sorulduğunda "Beni Kasım'a götürün" der. Genç kadın kocasına yaklaşınca suratına tükürür ve telrar çukura doğru gelir. Kasabalı ve ailesi feryat içindeler ama yapacakları bir şey yoktur. Genç kadını çukura koyarlar ve çukuru kapatırlar.
Gözleri kapatılan genç kadın için taşlama partisi başlamıştır. Önce kadının babası, erkek kardeşi, iki oğlu ve Kasım çukura getirilir. Sonra Kasım'ın ailesi ve kasabalılar gelir. İlk taş babasına verilir. Babası bağırır "Ben masum yavrumu nasıl taşlarım? Allah buna razı gelmez" diye haykırır. Genç kadının kız kardeşi evine girer. Kardeşinin çığlıklarını duymamak için evdeki bütün sesli aletleri açar; haykırarak ağlar. Babası eline zorla verilen taşı atmak istemez ve oracıkta kırbaçlanarak dövülür ve tutuklanır. Genç kadının çocukları korkar ve ellerindeki taşları annelerine ağlayarak atarlar.
Sırada kocası Kasım var... Sevgilisine bakarak taşı zevkle atar ve taş genç kadının direk yüzüne gelir. Sıradaki barbarlar da taşı büyük bir zevkle Soraya'ya fırlatırlar.
O gün gökyüzündeki kuşlar çığlık atar. Soraya kanlar içinde can çekişirken de diri diri gömülür...
Ortadoğu'da kadın ve çocuk olmanın bedeli ağırdır...