TBMM Bütçe mesaisine devam ediyor. Zaman zaman tartışmaların da yaşandığı görüşmelerde konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı, İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu “Türkiye Cumhuriyeti’nin asırlık hikâyesi; bir devin yeniden ayağa kalkışı, bir milletin küllerinden doğuşudur. Bu ülke; savaş meydanında kahramanlık, siyaset meydanında kararlılık üzerine inşa edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk; memleketi adım adım dolaşıp bir direniş cephesi oluştururken iki şeye güvenmişti: Birincisi; Atatürk’ün deyimiyle, milletin kendisine, yani “cevher-i aslisine, ikincisi ise Anadolu’nun ve ülkenin dört bir yanında çoban ateşi gibi kendiliğinden tutuşan Kuvayı Milliye teşkilatlanmasına güvenmiştir. Güven, inanç ve mensubiyet şuuruyla yüz yıl önce bu topraklarda verilen bağımsızlık savaşı; bütün mazlum milletlere umut ışığı olmuştur. Sömürgecilerin boyunduruğunu kırıp dağıtan Türk milleti; ezilen bir dünyanın adeta kahramanı hâline gelmiştir. Biliyoruz ki bugün de vaziyet aynıdır. Türk devleti; kendisine çizilen psikolojik sınırları tanımamakta, küresel güç odakları tarafından hizaya getirilmeyi reddetmektedir. Ve bu duruş 100 yıl önce olduğu gibi karanlığı aydınlatmakta, mazlum milletlerin ışığı olmaktadır” ifadelerini kullandı.
"BU BÜTÇE TARİHİ BİR BÜTÇEDİR"
Osmanağaoğlu sözlerini "Türk asrı vizyonunun ürünü, Türk asrının habercisi, 100. Yılını coşkuyla kucakladığımız Cumhuriyet’imizin bütçesi olması sebebiyle tarihidir! “Bize ne?”, “ Biz kendi işimize bakalım.” gibi şuursuz cümleleri kuranlar elbette vardır, elbette olacaktır. Ancak; Boğazından geçecek sıcak bir lokmaya dahi muhtaç kalan Afrika’daki bir çocuğun derdiyle dertlenmenin, Türk milletine tarihin yüklediği reddedilemez sorumluluğun gereği olduğu unutulmamalıdır! Adalar Denizi’ndeki Yunan küstahlığına geçit vermeyen ruhun, Doğu Akdeniz’de enerji çalışmalarını tüm engellemelere rağmen sürdüren kararlılığın ve Türk ordusuna Akdeniz’i hedef gösteren büyük Gazi’nin mirasına sahip çıkan inancın ilk günkü dirliğiyle ayakta olduğu görmezden gelinmemelidir. “Azerbaycan’ın sevinci, sevincimiz; kederi, kederimizdir” diyen Atatürk’ün yarım kalmış hayallerinin; istiklâle kavuşmuş Karabağ’la tamamlandığı unutulmamalıdır. Çocuk katillerinin yuvalandığı, mazlum kanıyla beslenen, uyuşturucu ve insan ticaretiyle nefes alan, organ kaçakçısı, çocuk istismarcısı PKK/PYD/YPG terör örgütüyle sonuna kadar mücadele etmenin, şehitlerimizin kanını yerde bırakmamanın boynumuzun borcu olduğu hatırlardan çıkarılmamalıdır. Bu yüzden; bağımsız ve demokratik Türkiye yüzyılı sadece bizim için şanlı bir zafer değildir. Bu yüzden; Türk asrı vizyonuna koşar adım yaklaşılması işgalci zihniyet için utanç verici bir hezimettir. Tam da bu sebeple; “bize ne” diyemeyiz! Tam da bu gerekçelerle; “insanlığın derdiyle dertlenmek bize mi düştü” diyemeyiz! Tam da bu yüzden” biz kendim işimize bakalım, onlar kendi işine baksın” hiç diyemeyiz! Birileri görmek istemese de, gökyüzünde ışığını saçan o yıldız, Türkiye için, Türk milleti için parlamaktadır. Duymak istemeyenler olsa da hilal yıldıza hasretini kollarını açmış dile getirmektedir. İnsanlık adalete susamış, sevgiye aç; Türk’ü çağırmakta, Türk’ün medeniyetinden kana kana içmek için gün saymaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin, insanlığın ve dahi tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun farkındadır" cümleleri ile sonlandırdı.