Otofaji ve oruç

Dr. Taner Akman

Son zamanlarda sıkça sözü edilen ‘otofaji’ ifadesi var ya, işte otofaji gerçeğinin mikroskop altındaki görüntüsü bu…

Otofaji, kelime anlamıyla ‘kendi kendini yemek’ anlamına geliyor, vücudun kendi kendini yemesi… Fotoğrafta F harfi ile işaretlenmiş yapı ‘Fagozom’ yani ‘yiyen hücresel eleman’, M harfi ile işaretlenmiş olan ise eski, işlevini yitirmiş bir ‘Mitokondri’, yani iç içe geçmiş iki hücre gibi gördüğünüz yapılardan; yiyen-Fagozom, yenilen -Mitokondri. Mitokondriler hücre içi solunum aygıtçıklarımız, hücre düzeyindeki enerji jeneratörlerimiz ki bunların yenilenmesi ‘nefes alan hücrelerimiz’ anlamına geliyor.

Bu otofaji işlemi neden gerekli? Vücudumuzda eskiyen veya eskimediği halde hasar gören veya kanserojen etkilerle genetiği değişmiş ve artık bedenimiz için ‘tehlike arzeden’ bütün hücreler, hatta sadece hücreler değil, bu fotoğraftaki mitokondri gibi hücre içi aygıtlar bu yöntemle yok ediliyor ve yok edilmeyle de kalmıyor, muhteşem bir hücreler arası sinyal sistemi ile kök hücrelere ‘ben gidiyorum, yenisini yap!’ sinyali, hücresel ‘emri’ veriyor… Böylece ufak ufak, mikro düzeyde yenileniyor ve her dem ‘yeniden yaratılıyoruz’ mikron, mikron…

İşte bu muhteşem yenilenme sistemini en güçlü aktive eden şey de; Oruç… Aç kalınca, vücut önce glikojen depolarını yakıyor, sonra da sıra ‘eskimiş hücrelerimize’ geliyor, aynı eskiden soğukta yakacak bir şey kalmadığında eski sandalyelerin yakıldığı gibi…

Oruç aslında ‘yapmayı terk etmek’ demek, yemeyi, içmeyi, hatta fazla konuşmayı, hatta fazla düşünceleri yani zihnimizdeki ‘çöpleri’ ve her anlamda, her alanda ‘kötülüğü’ terk etmek…

Ritüeller ve dualar, hangi inanç sisteminin içinde olursa olsun, insan ruhu ve bedeni üzerinde her zaman derin bir etkiye sahiptir. Tarih boyunca insanlar, iç huzuru bulmak, şifa aramak ve kendilerini manevi olarak güçlendirmek için çeşitli ritüeller gerçekleştirmişlerdir. Örneğin, Budistlerin meditasyon ritüelleri zihni dinginleştirirken, Müslümanların toplu namaz ve kabe tavafları sırasında oluşan titreşim frekansları ruhları dünyevi kötülük ve fikirlerden arındırır, Hristiyanların ayinlerinde yapılan dualar toplumsal birlik ve ruhsal rahatlama sağlar. Bilim de bu tür uygulamaların stres seviyelerini azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve genel sağlığı olumlu yönde etkilediğini göstermektedir.

Bu bağlamda oruç da, hem ruhsal hem de fiziksel sağlığa katkı sağlayan güçlü bir ritüeldir. Oruç, sadece dini bir emir değil, aynı zamanda bedenin arınması, zihinsel disiplinin güçlenmesi ve sabrın sınanması için bir araçtır. Eski çağlardan beri birçok kültürde ve inanç sisteminde oruç uygulaması görülmüştür.

Oruç, Antik Mısır’dan Hindulara, Yahudilerden Hristiyanlara kadar geniş bir yelpazede uygulanmıştır. İslam’da Ramazan orucu en bilinen oruç türlerinden biridir. Yahudilikte Yom Kippur orucu, Hristiyanlıkta Büyük Perhiz, Hinduizm’de Ekadashi orucu gibi çeşitli şekilleri vardır. Ayrıca, Antik Yunan’da Pisagor ve takipçileri, zihinsel berraklık için oruç tutmayı önerirdi. Günümüzde ise oruç, dini bir gereklilik olmanın ötesinde, sağlıklı yaşam için de bir araç olarak görülmektedir. Aralıklı oruç (intermittent fasting) gibi uygulamalar, modern bilim tarafından da desteklenmekte ve metabolizmayı düzenleyici, yaşlanmayı geciktirici etkileri olduğu kanıtlanmaktadır.

Sonuç olarak, ister manevi bir arınma, ister fiziksel sağlık için olsun, oruç geçmişten günümüze insanlığın vazgeçemediği bir ritüel olmuştur. Hem ruh hem de beden üzerindeki olumlu etkileriyle, zamana ve inançlara meydan okuyan bir gelenek olarak varlığını sürdürmektedir.