Şairin dediği gibi;
Sabah değilim, akşam değilim
Sunaklarda ipince
Belirsiz bir çiziğim
Yüreğim kanda parlar
Kan kadar yerde parlar
Toprakla iç içeyim
Biri kazıp bozmasa
Alıp gitmese beni
Batmadan yakalanmış çok eski bir güneşim
Öyleyim
Nerede durduğumu bilmediğim. Gökyüzüne içimdeki kasveti yükleyip, mavisini kaybettiğim. Doğrularımın ve yanlışlarımın kıyılarında dolaştığım.
Dışımda sildiğim ama içimde yaşayan acıların içinde boğulduğum. Yurtsuz kalıp mülteci yüreğimi buz gibi taşların üzerinde uyuttuğum.
Boşluğun, yeryüzünde benden daha fazla yer kapladığını düşündüğüm. Varlığımla yokluğumun arasında sıkıştığım.
Öyle günler var ki
Freni boşalmış bir araba gibi durduramam içimdeki duyguları. Öfkelerim ile sevgilerimin harbi başlar içimde. Hangisi olduğu hiç fark etmez, kalbimi paramparça eder zafer kazanan.
Yalnızlığımı anlattığım çiçeklerim gibi saksıma sığmaz hüzünlerim. Köklerimden aldığım yaralar açtırmaz yapraklarımı. Soldururlar hayatımı.
Zaman geçse bile asılı kaldığım takvim yapraklarından gün seçmeye çalışırım hangisi daha çok öldürmüştü beni diye.
İşte tam da öyle bir gündeyim.