Uzm. Dr. Selçuk Cemil Öztürk, mevcut istatistik verileri ışığında gelecek 30 yılda yeni kanser olgularında yüzde 50 artış olacağının öngörüldüğünü belirterek, "Hastalık yaygınlığı artsa da yeni, modern ve kişiye özel tedavilerin uygulanmasıyla pek çok kanser türünde sağ kalım oranları da artabilir" dedi.
Temel olarak kanser bilimi olan medikal onkolojinin, kanser hastalıklarının tanı ve ilaç tedavisinin yanı sıra ömür boyu takibi, destekleyici tedavileri ve hatta önlenmesini de kapsadığını belirten Uzm. Dr. Öztürk, “Kanser ile ilgili tüm bilgiler, çeşitleri, tüm evreleri, teşhis ve tedavileri medikal onkolojinin ilgi alanına girer. Tüm bilimsel verilerden yola çıkarak, kanserin aşılması noktasında gerekirse kemoterapi ve cerrahi birimler ile işbirliği yaparlar” ifadelerini kullandı.
Uzm. Dr. Öztürk, kanser tedavisi sürecinde ilgili cerrahi bölüm, radyoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji gibi branşlarla da yakın iletişim içinde olduklarını söyleyerek, bu bağlamda hastanın ihtiyacına yönelik tedaviler, destek tedaviler, ağrı tedavileri ve psikolojik desteğinde planlandığını belirtti.
"Onkolojik tedavilerin geleceği"
Her geçen gün kansere yönelik tedavilerle ilgili umut verici çalışmalar ve araştırmalar yapıldığını söyleyen Uzm. Dr. Öztürk, "Bunların oldukça sevindirici sonuçlara ulaşanlarının da olduğunu söyleyebiliriz" dedi. Uzm. Dr. Öztürk, onkolojik tedavilerin geleceğine yönelik ise şu bilgileri verdi: “İmmunoterapiler (bağışıklık tedavileri) ve hedefli ilaçlar giderek artan oranda farklı kanser türlerinde kullanılmakta ve gelecek vadetmektedir. Günümüzde onkolojik tedaviler giderek kişiye özgü hale gelmekte, hassaslaşmakta, hastalığın değil “hastanın tedavisi” kavramını ön plana çıkarmaktadır.
Son yıllarda “Precision Medicine” dediğimiz, Türkçede “hassas tıp, kişiselleştirilmiş tıp” olarak ifade edebileceğimiz; kişinin tümör tipi, tümör özellikleri için; tümör dokusu ya da kanda dolaşan tümör hücresi bileşenleri değerlendirilerek, ayrıntılı genetik analizler yapılmaktadır. Benzer şekilde mikroskop altında daha ayrıntılı patolojik analizler de gelişmektedir. Tüm bu analizler eğer ilişkili bir mutasyon dediğimiz genetik kusur tespit edilir ise, hedefli ya da akıllı ilaçlar veya immunoterapilerin kullanımı için öngörü sağlayabilmektedir. Analizlerin sonuçlarına göre ilaç seçimi yapılmaktadır. Dolayısı ile klasik kemoterapilerden, her hastanın tümör analizlerine göre belirlenen, elbette yan etkileri çok daha kabul edilebilir olan tedavilere doğru bir geçiş gerçekleşmektedir.
Her geçen gün, bu yeni, hedefli/akıllı ilaçların, tamamlanan çalışma sonuçları açıklanmakta ve kullanım alanları genişlemektedir. Bunların sonucu olarak sağ kalımlar belirgin iyileşmekte, tedavilerin yan etkileri azalmakta, diğer organ ve dokularımızın göreceği zararlar da makul ölçüde gerilemektedir. Yeni ve hedefli ilaçlar, immunoterapiler konusunda artan deneyimlerimiz, ilaçlara olan hakimiyetimizi de artırmakta ve aldığımız iyi ve olumlu sonuçlar bizleri daha çok cesaretlendirmekte, umudumuzu artırmaktadır”.