Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Meral Sönmezoğlu balık hakkında şu açıklamalarda bulundu: "Balık çok zengin bir protein kaynağı. Ancak balıkta ağır metaller var. Denize akan kanalizasyonlar nedeniyle balıklarda kinolon grubu antibiyotik çıkıyor. Okyanuslarda ortalama 150 milyon ton plastik var ve balıklarda da plastik çıkıyor. Çünkü balıklar denizde plastikleri yutuyor."Balık çok zengin bir protein kaynağı ancak ebadı büyüdükçe metal yoğunluğu artıyor. Bu nedenle küçük balıkları tüketmekte fayda var."
'Etteki risk palamutta da var'
Dolayısıyla balık büyüdükçe ağır metal (kurşun, cıva, alüminyum) yoğunlukları artıyor. Bu da etteki risk, palamutta da var anlamına geliyor. Sularımızdaki en güvenli balıklar küçük balıklar. Hamsi, istavrit gibi… Büyük balık tüketmek istiyorsanız, en güvenli balıklar Kuzey denizlerinden gelen balıklardır. Yani soğuk deniz balıklarında metal yoğunluğu riski yok denecek kadar azdır. Norveç somonu gibi omega-3 bakımından da hayli zengin olan balıklar güvenle tüketilebilir. Balıktaki en büyük risk balık zehirlenmesidir. Balığı yedikten kısa bir süre sonra kişi bir anda kıpkırmızı olur ve tansiyon düşer. Bu hastanede acil müdahale gerektiren bir tablodur. Beklemiş balık zehirlenmesi diye adlandırdığımız bu tür zehirlenmelere en çok ton balığı tüketimlerinde rastlıyoruz. Nedeni de marketlerden alınan konserve ton balıklarının açıldıktan sonra hemen tüketilmemesinden kaynaklanıyor.
Aynı şekilde dışarıda yenilen ton balıklı salatalara da çok dikkat edilmeli. Restoranlar genellikle sanayi tipi konservelerde aldıkları ton balıklarını hemen tüketmeyebiliyor. O nedenle ton balıklı ürünlere daha dikkatle yaklaşmak gerekiyor. Tezgahtan alınan balığı da hemen pişirmek gerekir, derin dondurucuda bir aydan uzun bekletilmemeli.