Dünyada eşi benzeri olmayan, Su ve İnancın başkentidir Pamukkale. Tarih boyunca bir çok depreme uğramış ve şimdiki halini almıştır. Travertenleri görmek için iki ana kapıdan giriş yapıyorsunuz. Tabiî ki içeride giriş yaptığınız zaman ayakkabılarınızı çıkartmanız gerekecek. Bunun sebebi ise doğal zeminin korunmasını sağlamak. İnsan zaten bu kayaçlara basmak ve o duyguyu hissetmek istiyor.
Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne giren 18 yerden biridir. 'Beyaz Cennet' olarak anılan bu doğa harikasının yaklaşık 1000 yıldır kaplıca hizmeti verdiğini biliyor muydunuz? Burası ile ilgili size ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatmaya gerek yok. Ama nasıl oluştuğunu ve hangi aşamalardan geçerek bu hale geldiğini bilmemiz gerekiyor. Böyle bir görsel şölen başkalarının elinde olsa burayı nasıl daha iyi işletirdi, bu soruları kendimize sormamız gerekiyor.
Bölgede sıcaklığı 100 dereceyi bulan 17 adet sıcak su kaynağı var. Ve bu kaynaklar travertenlerin katmanlarında çökmelere neden oluyor. Geriye kalan ise karbonmonoksitin becerisi. Yani kayaçların sıcak su ile temasından sonra kimyasal değişime uğruyor kısacası. Gökyüzünden kuşbakışı bakıldığında diğer kayaçların normal renklerinin arasında nasıl travertenlerin oluştuğunu anlamak mümkün değil.
Zirveye çıktığınız zaman karşınızdaki manzara kesinlikle bu dünyaya ait değilmiş hissi veriyor. Merdiven şeklindeki havuzlar ve turkuaz renkte kaynak suları seyretmeye doyamayacağınız bir manzara. Tabi her havuzda fotoğraf çektirmek isteyen çoğu yabancı turistler. Arka fon olarak daha güzel bir kare bulamazsınız.
Birde işin can sıkıcı tarafları var tabi. İlk olarak bölge tamamen yerli turistleri sömürmeye adanmış. Bir bardak çay için 10 lira, basit bir aperatif için 30-40 lira ücret isteniyor. Ve üstelik yine girişler ücretli. Anlamadığı nokta belediye veya valiliğin buranın giderlerini karşılayacak bütçesi yokmu? Doğa bizden bir ücret istemiyor ama doğada yaşamayı bilmeyenler sürekli rant peşinde. Bir şişe su nasıl olurda 15 tl olabilir anlamak mümkün değil.
Buradaki tüm sorumluluk yöneticilere düşüyor. Hatta dışarıdaki esnaftaki fiyatlarında kontrol edilmesi ve sürekli denetime tabi tutulması gerekiyor. Dünya Unesco listesinde olan bir doğal güzelliğin beşeri faktörlerle lekelenmemesi gerekiyor. Bunun için sizlerde buraya gittiğinizde yada bu tür yerlerle ilgili haberlerde mutlaka uyanık olun ve şikayetlerinizi dile getirin. Sadece yılda bir kere gidiyoruz diye boş vermeyelim. Her giden bir su için 15 lira verirse oluşan bütçenin nereye aktarıldığını a bir düşünün isterseniz.
Bu ülkede azımsanmayacak kadar doğal güzellik mevcut. Ancak bir o kadarda bu işten rant elde eden ve ülkesindeki güzellikleri ülkesindeki insanlara satmaya çalışan insanlar var. Siz siz olun sorgulamaktan vazgeçmeyin. Bu ülke hepimizin.
Unutmayın
Çok Gezin, Çok Okuyun ve Çok Sorun…