Bugünlerde pandemi sonrası en çok konuşulan konu ekonomi.
Ne olacak Dünya’nın hali, Türkiye’nin hali, benim halim derken, şimdilerde ne olmalı düşüncesine geçildi.
Herkes düşün faizler, süresi uzayan krediler yüzünden bir şeyler alma derdine düştü.
Kredi faizlerinin düşüklüğünü sevinerek konuşanlar, alacakları şeylerin fiyatlarının yükselmesinden dert yanmaya da başladı.
Ekonomi profesörü değilim ama paranın çok olduğu yerde malın fiyatının yükselmesi kadar doğal bir şey olmadığını herkes kadar bilirim.
Kredi faizleri düşecek, süreleri uzayacak, malın sahibi de zekâ özürlü gibi eski fiyattan o malını size satacak.
Yok, böyle bir ekonomi piyasası.
Ekonominin basit kuralı, talep arttığında fiyatta otomatik olarak artar.
Malın sahibine, kredi faizleri düştü, süreleri uzadı, ben ucuz taksitlerle senin evine veya arabanı almak istiyorum, sen de fiyatı olduğu yerde tutacaksın diye bir kanun, bir yasa olmaz, olamaz.
Galerici dostumun söylediği, toplu ulaşım araçlarına binmekten, virüs salgını nedeniyle kaçınanlar ihtiyaç dahilinde doğal olarak araba almaya yöneldi.
Araba satmak değil, satılık araba bulmak zorlaştı.
Fiyatlarda piyasanın talebine bağlı olarak yüzde yüz arttı.
Emlakçı arkadaş da aynı şeyi söylüyor, 1 artı 1 evlerin fiyatları bile 200 Bin TL geçti.
Faiz düşükken, kredi çekeyim, düşük taksitlerle ev alayım diyenlerin yoğunluğu da ev fiyatlarını yüzde yüz arttırdı.
Ama zorunlu sağlık sebepleriyle, ama ucuza geleceğini düşünerek hareket eden insan sayısı bir hayli fazla.
Nerede çokluk orada bolluk devrinde yaşamadığımız içinde doğal olarak çokluğun olduğu yerde fiyatlarda yukarı doğru bir bolluk oluşuyor.
Almak isteyene zorluk, satmak isteyen bolluk misali.
Ticarette malum bir Yahudi modeli vardır.
Yahudi bir malı sattığında kaça gideceğini düşünmezmiş, onun için önemli olan alacağı malın fiyatı.
O düşükse, malına kim ne verirse verirmiş.
O misal, şimdi herkes araba, ev almaya kalkıyor ama evini veya arabasını satan da düşünüyor, yenisini alabilir miyim?
Alabileceği fiyatı düşünce de doğal olarak satabileceği fiyatı çıkıyor karşısına.
Parası olanla, malı olan arasındaki terazi hiçbir zaman dengesiz durmaz.
Ne kadar ekmek, o kadar köfte!