Delta ve Delta Plus varyantının daha hızlı yayılmasına rağmen öldürücülüğü konusunda henüz yeterli bir bilgi olmadığını belirten Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, “İlerleyen günlerde bu açığa çıkacaktır. Bu varyantın, aşı ile bağışıklanmış kişilerdeki davranış şeklinin de ne olduğu henüz tam netleşmiş değil. Önümüzdeki süreçte bu bilgiler bilim adamları tarafından çalışılan sonuçlar dünyayla paylaşılacaktır. Ancak Delta, Delta Plus ya da başka isimli bu varyantlar ne son olacaktır ne de bunların erkenden, önceden karakterleri tahmin edilebilecektir. O yüzden bizim hazırlıklı olmamız, koronavirüsün varyantlarıyla uğraşmaktan daha önemli olacak şekilde tümünün kökünü yok edecek stratejilere sığınmamız gerekir.” ifadelerini kullandı.
En güçlü silah her zaman aşı olacak
Yeni varyantlarla mücadelede en güçlü ve en önemli silahın aşı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “Aşı yaptırmayan insanlara çağrımız şudur: Lütfen aşınızı yaptırın. Aşının bir tehlikesi yok. Bilim ne söylüyorsa onun sesine kulak verin. Ne kadar çok vatandaşımız aşılanırsa o kadar az yeni varyant ortaya çıkacaktır. Yani kendinizi aşılatmamakla sadece kendinize değil, bütün topluma, böyle yeni varyantların üremesi için zemin oluşturuyorsunuz. Bu büyük bir vebaldir ve sorumluluktur.” diye konuştu.
PCR testi aşının yerini tutamaz
Aşı olmayanlardan PCR testi istenmesinin bulaşın önüne kısmen geçebileceğini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Bulaşın önüne kısmen geçebilir ama PCR testi % 100 belirleyici olsaydı aşının yerini tutar diyebilirdik. %70, %75’ler oranında belirleyici özelliği olan bir testten bahsediyoruz. Hâlbuki aşıda %90, %95 oranında doğrudan hastalıktan bizi koruyan bir önlemden bahsediyoruz. Aşının yerini asla tutmaz. Ama yine de insanların en azından hastalığın taşıyıcısı olmadığını belgelemesi, başka insanlara sorumluluğu olduğunu hatırlatması açısından önemlidir.” açıklamasında bulundu.
Okullar açık kalmalı
Okullarda eğitimin yüz yüze yapılmasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Sur, okulların mutlaka açık kalması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Milyonlarca çocuğumuzun okul ortamında kazanacağı sosyal beceriler çok önemlidir. Gelecekte yetişkin insan olarak ülkemizi devralacak bu kişilerin kendini geliştirmeleri adına çok büyük kayıplar var. Sadece eğitim eksikliğinden de bahsetmiyorum. Burada konuşulması gereken başka konular da var. Sosyal yaralar. Avrupa Birliği’nin Hollanda, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin yer aldığı altı ülkesinde, geçen sene geniş boyutlu bir çalışma yapıldı. Sonuçları yayımlandı. Özellikle dezavantajlı durumdaki çocukların okuldan uzak kalmasının öyle büyük kayıplara yol açtığı anlaşıldı. Okulları ne pahasına olursa olsun açma kararı aldılar.”
Okul ve aile iş birliği artmalı
Okulları pandeminin devam etmesine rağmen açma kararının ülkemizde de doğru bir yaklaşım olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Okullar açık kalmalıdır. Okul yönetimleri pandemiye karşı önlemleri güçlendirilmelidir. Okul-aile iş birliği artırılmalıdır. Okulun, malzeme, altyapı vb. eksikliklerini de devlet bunu destekleyecektir elbette ama aileler de okullarına sahip çıkıp çocuklarının sağlığını tehdit etmeden bir bilim yuvası olma özelliğinde destek vermelidir.” dedi.
Aşı konusunda tereddüt edenler iyi bilgiyle ikna edilmeli
Prof. Dr. Haydar Sur, aşıya karşı tereddütü olanlara karşı bilinçlendirmenin önemli olduğunu vurgulayarak “Bizim doğru bilgiyi iyi yayma konusunda sorumluluğumuzu almamız ve o kişilerin bu çabalarını etkisiz hale getirmemiz, aşı tereddütü içinde olan insanların aşılanmasını sağlamamız gerekiyor. Sorumluluğumuz burada başlıyor.” diyerek açıklamasını sonlandırdı.