Toplum olarak düşünce dengemizde ciddi sorunlarımız var.
Oldukça sosyalist yaşarken, fazlasıyla faşist düşünceler içinde hareket eder olduk.
Hatırlarım bir ara, Türkiye’de Suriyeli sıfatıyla, kalıcı veya geçici göçmen olarak Türkiye’de olanlara hitap eden, Arapça tabelalara, afişlere, duyurulara karşı bir tepki yoğunluğu yaşanmıştı.
Toplumun ‘Burası Türkiye mi?’ diye başlayan tepkileri üzerine, görevliler Arapça tabelaları, afişleri toplamış, yasaklamıştı.
Türkçe bilmeyen kalıcı veya geçici göçmenlerle ticari ilişki kurmaktan başka bir amacı olmayan Arapça kelimelere tepki, ticari düşünenlere karşı, sosyalist geçinen beyinlerdeki faşist bir tepkiydi.
Geçtiğimiz günlerde Amerika menşeili Starbucks firmasına kahve almaya gittim.
Kahvesi güzel.
Americano, Granda ve Blonde Roast tercihim.
Türkçesi Amerikano, Orta Boy ve Yumuşak içim.
Kahvenin kâğıt bardağına ismimi yazan kasiyere ücretini ödedikten sonra kahve hazırlanana kadar bir lavaboya gideyim dedim.
Lavabonun kapısında ‘Push’ yazıyordu.
Türkçesi ‘İtiniz’.
Kapıyı iterek açabilirsiniz cümlesini İngilizce tek kelimeyle anlatımı.
Anlayana.
İçerdeyseniz ‘Pull’ yazıyordu.
Türkçesi ‘Çekiniz’
Kapıyı çekerek açabilirsiniz cümlesini İngilizce olarak tek kelimeyle anlatıyordu.
Anlayana.
Hiç İngilizce bilmiyorsanız, itecek, çekecek, yüzde elli şansınızı deneyeceksiniz.
Firma Amerikan firması, kahve Amerikan kahvesi, faaliyeti ticaret, ama burası Türkiye Cumhuriyeti.
Ticari amaçla yazılan Arapça yazılara tepki verilen, kaldırılan Türkiye Cumhuriyeti’nin aynısı.
Arapça yazıya verilen tepkinin, İngilizce yazıya da verilmesi gerektiğini düşünmemek elde değil.
Sonuçta ikisi de Türkçe değil!
Madem bu duruma faşistçe, bizden olmayan hiçbir şeye tahammülümüz olmayacak şekilde tepki veriyoruz, bunun Amerika, İngiliz, Alman veya Fransız olmasının nasıl bir farklılığı veya farkındalığı olabilir ki diye düşündüm.
Buldum: PARA, GÜÇ VE AŞAĞILIK KOMPLEKSİ!