Cumhuriyet Halk Partisi MYK tarafından İzmir İl Başkanlığı’na Şenol Aslanoğlu atandı.
Beş yıldır bu görevi yürüten ve milletvekilli olabilmek için başkanlık görevinden istifa eden Avukat Deniz Yücel’den sonra.
Hani siyasetin içinde her söylenir ya, ‘Tabana sormadan’, ‘Örgütün görüşü alınmadan’ Aslanoğlu MYK tarafından İzmir’in başkanı ilan edildi.
Edildi de şimdi fi tarihinde sosyal medya hesabından paylaşımdan bulunan ve ‘Keşke Partimiz Bizi Bu Kadar Utandırmasaydı’ diyen Şenol Aslanoğlu’ndan nasıl bir il başkanı olur, nereye kadar olur, kimler arkasında durur bilinmez.
Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yürütme Kurulu, Aslanoğlu’nu il başkanı olarak atadığında ‘Bu arkadaş, bizden ve partimizden çok çekti, çok utandı’ diye mi onu il başkanı yaptı onu da ayrıca düşünmek gerekiyor.
Önümüzdeki kritik seçim ve seçimler varken CHP’de değişimlerin sadece İl Başkanlığıyla sınırlı olmayacağı da buradan belli oldu.
Siyasette üst değişirse, alt değişir, her şey değişir.
Değişim yerindeyse olumlu sonuçları olur da, değişim yerinde değilse bunun olumsuz sonuçları olur ki, bu da bir yıl değil, üç yıl değil, beş yıl partiye ve partililere zarar verir.
Atamayla gelen, utanarak gelen CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, şimdi yönetim kurulunu oluştururken, ilçe başkanları ve ilçe yönetimlerini belirlerken, CHP örgütünü dizayn ederken hangi kriterleri esas alacak asıl sorulması gereken soru bu, cevabı merak edilen soru bu.
Aslanoğlu, kendisi gibi partisinden utananları mı bir araya getirecek, yoksa CHP’nin içinde her durumda CHP’li olmaktan gurur duyanları mı?
Aslanoğlu, utandığını söylediği partisinde nasıl bir değişim, nasıl bir söylem ve eylem içinde olacak ki, bu utancından kurtulacak.
İzmir İl Başkanı olarak ‘Ben partimden artık utanmıyorum’ diyecek.
Hoş bir siyasetçi il başkanı olmayı başardığında, bazı şeyleri zaman hatırlatsa da unutmayı da başarmak zorunda.
Zor olan utanmak değil, utandığını gizleyebilmek!