Uzak yakın her nesneyle faziletsiz tam temas.
Bir gecede kırk telde oyun, sabah acı dolu yas.
Binlerce nöronu mesaisiz, edepsizliğe karınca.
Birden insan kesilir teres, korku bacayı sarınca.
Her kaktüsten konaklar, derdi çiçekmiş güyâ.
Bu sinekten bal beklemek, kocaman boş rüyâ.
Sınır tanımaz ilkel, eli durmaz kötülük mikseri.
Akıl verir topluma, heybesi boş geveze serseri.
Mektep görmüş zahir, tepinir yüklü merkep.
Az edep adalet yazsa, utanır mavi mürekkep.
Hevesi hep boşluk, kuytuya atılmış kirli kazan.
Aptallığını anlatsan imâyla, böbürlenir sazan.
Şimdi kurmuş bed düzeni, hukuk uykuda sanır.
Çıkarcı müptezeli, müptezel hevesinden tanır.
Önüne bin çeşit sanat koysan, boşaltıma sarar.
Kırk delille hakikat anlatsan kele, o saçını tarar.
Aymaz bir dirençle pespaye yaptığını hak görür.
Heves gizlidir demez künt, ekranlarda böğürür.
Radarları açıktır idiotun, bütün boşluğu kapsar.
Toplumsal merasimde en önde insanlık kasar.
Yüzünden tanınır meymenetsiz habis heveskâr.
Acıları vâveyla, önümüzde, zevklerinden riyakâr.
Yeraltı düşleriyle garibe verir talkımlı seri vaaz.
Kananlar kış yaşar,mendebura her mevsim yaz.
Hakikat arzulayan tanımalı pespaye hevesleri.
Kulaklar açık olsa, duyarız o muhteşem sesleri.