ESRA ÖNEN / MEDYA EGE – 6 Şubat Depremlerinin üzerinden 4 ay geçti. Sinir bilim yüksek lisansı yapan Psikolog Nisa Ece Elçin, toplumda yıkıcı etkiler bırakan depremlerin ardından meydana gelen ikincil travmalara dair açıklamalarda bulundu.
İkincil travmayı, yaşanılan, afet, kaza, terör saldırısı gibi olaylara birebir maruz kalmadan medyadan veya birebir kişilerin anlatımı ile öğrenen ve bu şekilde olaylara maruz kalan kişilerin tramvatize olması olarak açıklayan Elçin, özellikle ilk 6 aylık sürece dikkat çekti. Elçin “Bu yaşanan üzücü durumda yaşadığımız ve beraberinde getirdiğimiz birçok duygu ve davranış, doğal ve olması gereken bir süreç. Özellikle ilk 6 aylık süreç, bizim doğal ve duygusal olarak olması gereken sürecin içinde olmamızı gösterir" dedi.
30 Ekim İzmir Depremine değinen Elçin “Özellikle İzmir Depreminden sonra, İzmir dolaylı olarak bu travmayı tekrar yaşadı. Aynı zamanda bunun medyada, tekrar deprem olabilir söylemleri de bu travmayı tetiklenmesinde etkili oldu. Bu tür yaşadığımız durumlar ikincil travma olarak adlandırılıyor. Beraberinde yıkıcı etkiler bırakabilir. İnsanlar kendilerini bu süreçten sorumlu tutabiliyor, travma sonrası stres bozukluğu yaşayabiliyor, depresyon, alkol ya da madde bağımlılığı gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Hepimizin yaşadığı tepkiler aynı olmuyor” değerlendirmesini yaptı.
Peki, ikincil travmaya maruz kalanların psikolojik sağlamlığını nasıl destekleyebiliriz?
Kişilerin özel durumlarının davranış biçimlerinde etkisinin önemli olduğunu dile getiren Elçin, ikincil travma yaşayan bireylerle ilgili “Kişilerin daha önce travmayla karşılaşıp karşılaşmadığı, sosyo ekonomik durumu, travma sonrası bulunulan ortamın destekleyicilik düzeni, yardım kaynakları ve bu süreçte verdikleri tepkilerle şekillendirebilir” yorumunu yaptı.
Travma yaşayan bireylerin süreci nasıl daha az hasarla atlatacağına da değinen Elçin şöyle konuştu; “Kişiye durumların geçici olduğunu ifade etmektense duygularını anlamamız gerekiyor. Yorum yapmadan dinlememiz gerekiyor. Olabildiğince de sevgimizi göstermeliyiz. Burada biraz da iş verenlere görev düşüyor. Uzun mesai sürelerinin azaltılması gerekiyor. Ağır çalışma koşullarının hafifletilmesi gerekiyor. Düzenli beslenme gerekiyor, günlük rutin işlerinden uzakta kalmaması gerekiyor. Fiziksel gevşeme, nefes egzersizleri bu süreçte çok önemli. Son olarak da kişi, öz bakım becerilerini yerine getiremiyorsa yerine getirmesine yardımcı olunmalı.”
Son olarak ikincil travma ile baş etme yöntemlerine değinen Elçin, sözlerini “Depremzedeler için ne yapıyorsak ikincil travmaya maruz kalanlar için de o şekilde özen göstermeliyiz. Oluşan suçluluk duygusunu en aza getirmemiz gerekiyor. Sosyal destek çok önemli. Bu aşamada açık havada egzersiz yapmak, nefes meditasyonları yapmak, destekleyici olabilir. Sürekli sosyal medya, televizyon aracılığı ile haberleri izlemekte kendimize sınırlandırma getirmeliyiz. İçinizde hissettiğiniz duyguları yakınlarınızda paylaşmalısınız. Uyku düzenine dikkat edip en az 8 saat uyunmalı. Bunların bir süreç olduğunu ve yavaş yavaş bu yaraların sarılacağını unutmamalıyız” cümleleri ile sonlandırdı.