Pusu Pusu Puslu Zamanlar...

Yusuf Akın yazdı; Pusu Pusu Puslu Zamanlar...

Sabahın ilk ışıklarıyla kovuklarında bekleyen akbabaların pıhtılaşmış insanlığı sunaklara çağırdığı zamanlar.
Ötekilere dönük tüm acılara karşı suskunluğu seçmiş tanıkların kefaret zamanları.
Gölgenin asil üzerinde tahakküm kurduğu naylon devirlerde iç geçiren gövdenin gölgeden çekindiği kerahat zamanlar.
Vahşileşmiş kan emici yarasaların arılara dadandığı balsız, tatsız tuzsuz zamanlar.
Ateşlerin harladığı soğuk yetimhane duvarlarına dönmüş aşkların afaraya çıktığı zifiri zamanlar.
Pörsümüş akıl ve vicdanın soytarı simsarlarca borsalarda pazarladığı zamanlar.
Kim derdi ki, bir varmış bir yokmuş.
Evvel zaman içinde insan varmış, puşt yokmuş.
İnsan bilgeyken, devecilerde deriye sürecek taş yokmuş.
Edep, vicdan ve adalet insanlık beşiğini tıngır mıngır sallarken çölde bedevi hariç, pusu yokmuş.
Hakikati söyleyen dokuz köyde ağırlanır, yalancıya yağmurlu günde su yokmuş.
Bir varlığa, bir insana değil sırtından acı vermek yüz yüze değilsen seslenmek bile utanç.
Kendine olmayanın kabuğunu ellemek şeytana el vermek.
Acılar karşısında timsah gibi sırıtarak gülmek.
Avını yedikten sonra ceylanın güzelliğine üzülmek.
İnsanlıktan yoksun, duygusuz zımpara bir yüz derisi.
Burası bu kadar, kahverengi macun üreticisi.
Kristal damlamayacak o şişkin ekvatoral bölgenin güney fyordundan.
Ya karıncalara yem olacaksın ya da bir avuç kül zamansız uzaylara savrulan.
Boşlukta kapladığın yer bir kaldırım taşına denk.
Başkasına laf etmeden önce pis egona aç kallavi bir cenk.
Herşeyi sen biliyorsun! Koca bir kibir.
Bil bakalım, o küçük bal yumağı kalbini nasıl ettin zehir.
Bu gökkubbenin altında niceleri sattı çaka.
Hayat dediğin nedir ki, küçücük bir skeç ve şaka.
Geldi geçti binlerce nefes bu düzlemde şimdi hepsi koca bir hiç.
Gel dostluğun meclisine, bırak pusuyu, aşk şarabından iç.
Korkma, kaybetmezsin hiçbir şey, kazanırsın binlerce yürek.
Hoş bir sada kalır sadece bizden geriye, gerisi bir kazma iki kürek.
Çiçek olursun, belki bir aynısefa, belki bir nergiz.
Marifet bir damla kan olmak arıya, bu en büyük giz.
Belki dolaşırsın al yanaklı bir bebeğin damarlarında olursun can.
Puslu zamanlarda donar insan, puslu zamanlarda uyan.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yaşam Haberleri