20. yüzyılın ilk yarısında her 5 kadından birinin bu kansere bağlı hayatını kaybettiğini belirten Doç. Dr. Güzel, rahim ağzı kanserinin yapılan etkin ve yaygın taramalar sonrasında günümüzde; gelişmiş ülkelerde kontrol altına alındığını kaydetti.
Gelişmekte olan ülkelerde bu kanser türünün sorun olmaya devam ettiğine vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, “Türkiye’de etkin tarama programları sayesinde yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Ancak hala özellikle kırsal kesimde sorun olmaktadır” şeklinde konuştu.
Rahim ağzı kanserinin taranmaya 1960’lı yıllarda George Nicholas Papanicolaou isimli patoloji uzmanının, smear testinde rahim ağzı kanseri hücrelerini görmesi ile başlandığını belirten Doç. Dr. Güzel, “Bu teste Pap smear, smear, rahim ağzı kanser tarama testi, servikal sürüntü gibi isimlerde verilmektedir. Bir hastada kanser oluşmadan önce 10 yıllar süren zaman geçer. Smear testi henüz kanser gelişmeden yıllar önce, kanser öncüsü hücresel değişiklikler saptayabiliyor ve kanser gelişmeden müdahale imkânı doğuyor” ifadelerine yer verdi.
“21 Yaşının üzerindeki tüm kadınlar Smear testi yaptırmalıdır”
21 yaşının üzerindeki tüm kadınların smear testi yaptırmalarının büyük önem taşıdığına vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, “21 yaşından genç kadınlarda ise eğer üç yıldan daha uzun süredir devam eden bir cinsel hayat varsa yine smear testine başlanması gereklidir. Testlere menopozda da devam edilmelidir. 65 yaşından sonra eğer o zamana kadar en az üç tane normal smear sonucuna sahip olunduysa doktorun da onayı alınarak smear testlerine son verilebilir. Hayatı boyunca hiç tarama testi yaptırmamış ileri yaş kadınlara özel ilgi gösterilmelidir. Smear testinden iki gün öncesinden itibaren vajinal duş, tampon kullanımı, vajinal ilaç kullanımı ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Smear testi ile tarama yapılması rahim ağzı kanseri görülme sıkılığını azaltmasına karşın, bu test, her kadına uygulanabilmesi ve değerlendirilmesi için eğitimli personel ihtiyacı ve zaman kısıtlılığı nedeni ile zor olmaktadır. Bu nedenle toplum bazlı taramalar için başka testler arayışlarına girilmiştir. 1990’larda rahim ağzı kanseri ile HPV (Cilt teması ile kişiden kişiye bulaşabilen bir virüstür. 100'den fazla tipi vardır. Bunların yaklaşık 30’u erkek ve kadınlarda genital bölge enfeksiyonlarına yol açar ve cinsel temas yolu ile kişiden kişiye bulaşır) arasındaki ilişkinin daha net anlaşılması üzerine artık HPV taramalarına da başlanmıştır” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Güzel, rahim ağzı kanseri olmuş kadınların büyük çoğunluğunda HPV’nin kanser açısından riskli tipleri (16, 18, vb.) tespit edildiğine dikkati çekti.
“HPV’nin daha düşük riskli tipleri ise (6, 11, vb.) genital bölgede siğile neden olmaktadır. HPV cinsel yolla bulaşan bir virüstür ve erkeklerde de hastalık yapma özelliğine sahiptir” diyen Doç. Dr. Güzel, “Yapılan tarama testinde HPV varlığı, kesinlikle hastanın kanser olduğu anlamına gelmez. Sadece artık bu hastanın daha sık kontrol edileceği ve erken evrede rahim ağzı bozuklukları tespit edilip, kanser oluşumu engellenecektir. Smear sonucunu anormal hücrelerin görülmesi (ASC-US, ASC-H, LSIL, HSIL, Atipik glandüler hücreler vb.) yine hastanın kanser olduğu anlamına gelmemektedir. Bu hastalara HPV testi yapıldıktan sonra bu hastaların rahim ağzı daha ayrıntılı değerlendirilir ve duruma göre erken dönemde müdahale edilir” diye konuştu.
Son yıllarda popüler olan rahim ağzı kanseri aşılarının yine hastayı HPV’ye karşı bağışık hale getirmek için kullanıldığını anlatan Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sonuç olarak, rahim ağzı kanseri etkin smear ve HPV taraması ile erken dönemde yakalanıp tedavi edilebilecek bir durumdur. Smear sonucunuzda ASC-US, ASC-H, LSIL, HSIL, Atipik glandüler hücreler vb. olması durumu ve HPV taşıyor olmanız kanser olduğunuz anlamına gelmez. Bu durumlarla, smear ve HPV taraması ile ilgili mutlaka jinekoloji uzmanınızdan bilgi alınız.”