Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından ilk kez 1992 yılında kutlanan 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Gününde, dünyanın önemli ruh sağlığı sorunlarının, bu konudaki politikaların ve ilişkili konuların gündeme getirilmesi ve çözüme kavuşturulması amaçlanıyor. Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Psikiyatri ve Psikoterapi Uzmanı Dr. Tayyar Yüksel Gürkan, Dünya Ruh Sağlığı Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Ruh sağlığının iyi olmasının henüz çocuk dünyaya gelmeden oluşmaya başladığını ifade eden Uzman Dr. Gürkan, "Mutlu bir evlilik, planlanmış bir hamilelik, dünyaya gelecek bebeğin sevgiyle ve coşkuyla beklenmesi ve rahat bir doğum, çocuğun daha doğmadan ruh sağlığının iyi olacağının göstergesidir. Anne-çocuk arasındaki bağ, hem çocuğun beslenmesi hem de ilişki kurması bakımından çok önemli. Anne bebeğini mutlaka kucağına alarak emzirmelidir. Bebek annenin kokusunu, sesini, ısısını, kalp sesini duyarak büyümeli. Anne bebeğini emziremiyorsa da bebeğini yine kucağında biberonla beslemelidir. Bebek 3 sebeple ağlar. Ya karnı acıkmıştır, ya ağrısı vardır, ya da şımarıklıktan ağlıyordur. Tecrübeli bir anne bunları ayırır. Bebekler beklemeyi bilmezler. Karnı açsa anında doyurulmak isterler. Eğer bu süre gecikirse bebekte çaresizlik olur ve bu ileri yaşlarda ruh sağlığına da yansır. Buna karşın bebeği ağlamadan doyurmak da sakıncalıdır. O zaman da açlık nedir bilmeyeceği için, gerçeklik duygusu gelişemez. Bebeği ihtiyaçlarının anında giderilmesi, temel güven duygusunun gelişmesini sağlar" ifadelerini kullandı.
"Çocuğa mümkün olduğunca tek kişi bakmalı"
Uzman Dr. Gürkan, çalışan annelerin çocuklarının ruh sağlığına ilişkin endişesine değinerek, "Çalışan anneler çocuklarından ayrı kaldıkları süre için endişe duyarlar. Burada da önemli olan, çocukla birlikte olan zamanın en iyi ve kaliteli şekilde değerlendirmektir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da çocuğa mümkün olduğunca tek kişinin bakmasıdır. Çocuklarda tuvalet eğitimi sabır gerektiren bir konu. Annelere tavsiyemiz, bu dönemde inatlaşan çocuğa karşı inatlaşma, tehdit, suçlama, azarlama gibi tepkiler vermemeleridir. Böyle davranıldığında çocukta hayata karşı bir küskünlük, kendi benliğine karşı aşağılanma duygusu hissedebilir. Eğer anne sabırlı davranırsa bu süreç de sağlıklı bir şekilde atlatılacaktır" dedi.
"Cinsiyete göre kıyafet ve oyuncak seçilmeli"
Üç yaşından sonraki dönemin de ruhsal gelişim açısından öneminden söz eden Uzman Dr. Gürkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"3 yaşından sonra çocuklarda anne veya babaya hayranlık duygusu yaşanabiliyor. Kız çocuk babasına, erkek çocuk annesine hayranlık duyabiliyor. Bu dönemde anne babaların toleranslı, sevecen, ilgili davranması gerekiyor. Örneğin erkek çocuk, annesine hayranlık duyarken babayı rakip olarak görüyor. Babanın tutum ve davranışları çocuğun bu duygusunu rencide edici şekilde olmamalıdır. Bunun yanı sıra 3 yaşından sonra çocuk cinsel kimliğini belli eder. Ruhsal gelişimini normal sürdürmesini istiyorsak cinsel kimliğine uygun giysiler ve oyuncaklar tercih edilmeli. Kız çocuğu da erkek çocuğu da cinsiyetine uygun oyuncaklarla oynamalıdır."