“Ah, yeniden başlamak hayata; çocukluğa, aşka ve sanata…”
Otuz beş yaş şiiri ile özdeşleştirdiğimiz şairimiz, Cahit Sıtkı Tarancı’nın bir dizesi ışık tutacak tüm umutsuzluklarımıza… Her ne yaşanırsa yaşansın, her ne olursa olsun ve her ne kadar kötü olursa olsun; nasıl ki karanlık geceler dahi aydınlığa kavuşur ve her gecenin ulaştığı bir sabah vardır, işte öyle, yeniden başlayacak her şey ve daha iyi, daha güzel, daha yaşanılası…
Futbol liglerimiz bitti, ama sadece bu sezonluk… Yine ve yeniden başlayacaklar ve yepyeni, tazecik umutlarla…
Ve yine son bulmuştu A Milli Futbol takımımız için turnuvalar, ligler… Ki, başladı bile; yine, yeni, yeniden…
Klasmanın dibine vurmuştuk, anımsayalım; FIFA’nın uluslar ligi adındaki yeni formatıyla, hazırlık maçları yerine oynanan turnuvada, C Ligine düşmüştü A Milliler… Elbet ki kötü oyunla ve hak ederek… Ancak ve ne var ki, C Liginde yeni umutlara yelken açtık ve hem kalitesi, hem de oyun anlayışları bizden kat ve kat düşük olan ekiplere karşı gol yağdırıyoruz. Belki de katılamadığımız, Katar’da düzenlenecek 2022 Dünya Kupasının ardındaki 2024 Avrupa ve 2026 Dünya Kupalarını hayal ediyoruz ki; neden olmasın?
Katar’ın sözünü etmişken, birkaç söz söylemeden geçmeyelim!
Bugüne kadar düzenlenmiş tüm dünya kupalarının sadece iki tanesinin, Avrupa kıtası ve Amerika kıtası dışında düzenlendiğini biliyor muydunuz? Birisi, bizim de dünya üçüncülüğü apoletini taktığımız Asya kıtasındaki Güney Kore-Japonya ortaklığındaki turnuva, diğeri de bizim katılamadığımız Afrika kıtasının güneyinde, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde düzenlenen turnuva… Elbet ki, 2018 Dünya Kupasının Rusya’da organize edildiğini ve fakat Rusya’nın, Avrupa’dan sayıldığının altını çizeyim!
Şimdi bu ikiliye, üçüncüsü katılıyor; Katar… Avrupa ve Amerika kıtaları dışında üçüncü kez düzenlenen kupa olarak tarihe geçecek bu turnuva. Özellikle, Arap Yarımadasında oynanıyor olması da, farklı bir deneyim olarak FIFA’nın dosyalarında yerini alacak. Ve sanıyorum belki elli yıl, belki de daha fazla bir süre Arap Yarımadası dünya kupasına ev sahipliği yapamaz. Kaldı ki, 2026 Dünya Kupası’nın Amerika kıtasında; Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika ortaklığında düzenleneceği kesinleşmişken… Demek ki, 2030 dünya kupasının da, bir ya da birden fazla Avrupa ülkesinde organize edileceği aşikâr… İlk dünya kupasının 1930 yılında düzenlendiğini de hesaba katarsak ki, yüzüncü yıla denk gelir 2030; Avrupa’da karar kılınacak olması büyük olasılık olarak önümüzde duruyor gibi…
Katar’a geri dönelim;
Katar, bu turnuvadan yüzünün akıyla çıkabilmek için, sekiz tane birbirinden dev, birbirinden modern ve birbirinden teknolojik stadı futbol dünyasına armağan etti. Ancak Katar dediğimiz ülke, Konya ilimizin üçte biri kadar yüzölçümü olarak… Nüfus olarak da, üç milyona yakın nüfusuyla, Konya’dan biraz büyük diyelim. Peki, Katar ne yer, ne içer, ne üretir? Ve dahası, FIFA bu dünya kupasını, dünya kupaları tarihinde ilk olacak şekilde neden Arap Yarımadasındaki bir ülkeye, Katar’a verdi?
Petrol ve doğalgaz o kadar fazla ki bu memlekette; dünyadaki zengin ülkeler klasmanında ilk beşteler… O parayla da, Arap Körfezi de denen Basra Körfezi’nde yapay adalar ve milyon dolarlık turistik tesisler inşa etmişler. Para o kadar fazla ki anlayacağınız, nereye ve nasıl harcayacaklarını bulamıyorlar. Aslında buluyorlar; Kanal İstanbul senaryosunun ve ülkemizde henüz ayyuka çıkmamış olası projelerin Katar adı ile anıldığını, ülkemizden toprak satın alan Katarlı ailelerin olduğunu okuduk ve izledik farklı ajanslardan…
Ancak sanıldığı gibi, diğer ülkelerin eli rahatlasın, salgın ve ekonomik krizler nedeniyle ülkeler maddi anlamda zora girmesin, 2022’yi zengin Katar düzenlesin şeklinde bir düşüncesinin olmadığını düşünüyorum FIFA’nın…
Aksine, FIFA ve UEFA’nın eski başkanları hakkında, bu konuyla alakalı rüşvet almaktan davalar görüldüğünü belirteyim. Yani zengin Katar, Dünya Kupasının 2022 düzenleyicisi olabilmek için rüşvet dağıtmış ve hatta hatırı sayılır ölçüde… Bunu da başardılar ki, hazırlıklara başladılar. Her şey ortaya saçıldığında ise, FIFA; tüm takvim ve diğer birbiri ile bağlantılı düzenler hazır olduğundan geri adım atamadı ve neticede bizler ve hatta tüm dünya, ilk kez bir arap ülkesinde oynanacak olan dünya kupasını izleyeceğiz.
Son yıllarda Katar’ın, Formüla1 otomobil yarışlarında da takvime eklendiğini ve fakat bunu başarmış olmalarının rüşvetle mi, yoksa bileklerinin hakkıyla mı olduğunu tam kestiremiyorum.
Son bir bilgi daha;
1930 yılından bu yana düzenlenen tüm dünya kupaları, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında düzenlendi. Ve hatta birkaçı dışındakiler hep Haziran’ın dokuzu, onu gibi başlar, Temmuz’un başlarında da final müsabakası ile sona ererdi.
Bu yıl ki turnuva ise, Katar’ın bu mevsimdeki 40 derecenin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle, tarihte ilk kez Kasım-Aralık aylarında icra edilecek. Sizin anlayacağınız, ilk kez bir kış dünya kupası seyredeceğiz Katar’da…
Dipnot; “Selam verdim, rüşvet değildir deyu almadılar.” Fuzuli.