Yine işletmeler ve yine akıl oyunları...
Açlık oyunları da diyebileceğimiz bir mevzuyu köşeme taşımak istiyorum bu kez. Görünür de lüks ama icraatte yine sınıfta kalan amatörlükler, İzmir'in lüks mekanları denilen işletmellerin müşterilerinin yakasını bırakmayacak gibi. Geçtiğimiz gün ailecek gittiğimiz İzmir'in lüks mekanlarından birinde yaşadığımız bir mevzu aslında küçük hilelerle nasıl akıl oyunları oynandığını çok net gözler önüne serdi. Gittiğimiz yerde yemeğimizi yedik, oturduk, sohbet ettik derken hesabı istedik. Ödememizi yaptıktan sonra gelen para üstünde bir ince detay gözümden kaçmadı. Gelen para üstünün bir bölümünün tamamen bozuk paralardan oluştuğunu gördük. Ve gittiğimiz bir çok mekanda da aynı manzaralarla karşılaşmamız açıkçası pek de masum düşüncelere sevk etmedi bizi. Şimdi buradaki oyun şu: İnsanlar bu bozuk paraları şıngırdata şıngırdata hesap kutusundan almaya üşenip bu paraları işletmeye bahşiş olarak bırakacaklar. Çünkü bahşişi kabul etmeyecek kadar lüksler, sözüm ona ihtiyaçları yok, nezih takılacaklar! Hiç de öyle değil... Bir bakıma müşterilerine akıl oyunları oynayarak onları keriz yerine koymayı amaçlıyor olabilirler. Ya da ikinci bir seçenek; nezih bir işletme olarak müşterilerine para üstlerini sadaka niyetine veriyorlar... Tam bir muallak! Sanırım biz Türkiye toplumu olarak ticarette kurnazlık yöntemini ya da alışkanlığını bırakamayacağız ve bu düzen değişik değişik yöntemlerle sürecek. Umarım günün birinde ''Oh be! İzmir'e geldim, rahatladım. Burada kurnaz insanlar yok'' diyebilecek misafirlerimiz de olur inancındayım.