Allah kimseyi sağlığından etmesin.
İçinde bol bol sağlık kelimesi geçecek olan cümlelerime başlamadan önce bunu bütün okuyucularım için dilemek istedim.
Sağlık gitti mi gerçekten her şeyin anlamı boş oluyor. Ne kaybettiklerinin, ne kazandıklarının, ne de kazanabileceklerinin.
Ama içi hiç de böyle boş olmayan bir sağlık durumu da var. Sağlığınıza kavuşmak isterken, başınıza gelecek olası sağlık sorunlarını yaratanlar. Yanlış ameliyat edenler, yeterli özeni göstermeyenler, olacağı yokken olacak birçok rahatsızlığa da tedavi ediyorum derken sebep olanlar vs vs.
İşte bu zamanlarda, zarar gören sağlığınızın hesabını da birilerine doğal olarak daha hayattayken sormak istiyorsunuz. Hayatta değilseniz bile sizin adınıza yaşayanlar sormak istiyor.
Peki, biz de, sağlık sorunlarıyla ilgili, doktor, hemşire gibi çalışanların eksiklik veya yetersizlik sonucu sebep olduğu sağlık sorunlarıyla ilgili bizlerin başvurduğu mahkemeler ülkemiz de var mı?
Bu konuda Hakkımız Hukukumuz programına konuk olarak aldığım Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Çınarlı çok ama çok üzücü sonuçlar verdi.
Sağlık sorunuyla ilgili hesabımızı görebilmek için gidebileceğimiz hukuk merciinin, Tüketici Mahkemesi olduğunu orada öğrendim.
Giden sağlık, sorun yaşayan sağlık onu sorumlularını yargılayan Tüketici Mahkemesi. İnsanın ömrünü tükettiği için mi acaba oraya yönlendirilmiş bu tür davalar diye de düşünmenden edemedim.
Doç. Dr. Serkan Çınarlı bunun Türkiye’nin sağlık hukuku anlamında en büyük sorunu olduğunun altını çize çize, arabuluculuk gibi, uzlaştırma gibi, ticaret mahkemesi gibi, aile mahkemesi gibi, sağlık hukukunda da artık ihtisas yapmış hukukçuların yetişmesi ve mahkemelerin kurulması gerektiğini vurguladı.
Buna vurgu yaparken, bunun hem sağlık alanında milyonları harcayan devletin maddi kazançlı çıkacağını, hem de bireysel anlamda insanların daha güvence altında sağlık hizmeti alıp, verebileceklerini de belirtti.
Doç. Dr. Çınarlı, bu sorunun sadece hastalar için değil doktorla içinde büyük bir sorun olduğunu, doktorların kendilerini yasal anlamda güvende hissetmediklerini belirterek çarpıcı bir sonucu da bizimle paylaştı, ‘Türkiye’de uzmanlık sınavına giren doktorların ilk 100 kişiden sadece 10 bilemediniz 15 cerrahlığı tercih ediyor.”
Yani çiçeği burnunda doktorlarımız, risksiz alanlarda, halk sağlığı, aile hekimliği vs. gibi uzmanlaşmayı tercih ediyorlar. Çünkü cerrah olup, olabilecek en küçük bir hatada güvencesizlik içinde oldukları için davalarla ve insanlarla uğraşmaktan korkuyorlar.
Doktorlar haklı, hastalar haklı ama hukuk da haklı.
Sağlık Mahkemeleri şart!