Sağlık çalışanlarına yönelik yapılan davranışların şiddet boyutundan sıyrılacağına olan inancım henüz kaybolmamışken artık sağlıkta şiddetin bittiği ve sağlıkta terörün başladığı bir döneme girdik.
Bundan böyle sağlık çalışanlarına yapılan davranışları terör olarak adlandırmalı ve bunu yapanları da terörist olarak adlandırmalıyız. Bu terör örgütünün ülkenin her yerinde mensubu var. Mensupları okuma yazma bilmeyenlerden üniversite mezunlarına, kadından erkeğe her insanı içeriyor. Öyle bir terör örgütü ki yeri geliyor hastaneleri üçer beşer kişilik militan grupları ile basıyor, muayenehanesindeki doktoru onlarca defa bıçaklayarak öldürüyor, hemşireyi saçından tutarak koridorlarda sürüklüyor, doktoru sırtından 3 el silah atışı ile öldürüyor, kaldırım taşı gibi nesnelerle kafasını parçalıyor. Örgütün büyük bir grubu ise fiziki müdahale yapmasa da sosyal medya kanalları ile bu terörü haklı göstermekte ve gönül bağı ile bu terör örgütüne bağlılığının gereğini yaparak psikolojik yönden bir savaş yürütmekte.
Tarihimizde belki de ilk defa bir terör örgütü belli bir iş alanındaki çalışanları hedef almış ve psikolojik terörden tutun da şehit etmeye varana kadar işi sistematik, silahlı bir terör örgütü sınıfına sokmuştur.
Artık bu meselenin hal çaresi, bunu terörizm olarak adlandırıp sağlık çalışanlarına terörü savunanları bile “gönül bağı” gerekçesi ila hapse atmaktır.
Kimi insanlar çıkıp: “ama egolu olan da var, işini yapmayan da var” gibi açıklamalar yapıyor. İşini yapmayan bir milletvekilini mecliste öldürdünüz mü? Sırtından 3 defa silahla ateş ettiniz mi? Kafasında kaldırım taşı kırdınız mı? Veya bunları yine işini yapmayan bir savcıya, hâkime, askere, polise yaptınız mı?
Yapmazsınız, çünkü gücünüz yetmez.
Bu memlekette işini iyi yapmayan bir milletvekilini, savcıyı, hâkimi, askeri, polisi döverek veya öldürerek düzeltmezsiniz ancak şikâyet edebilirsiniz. Sağlık çalışanlarını ise bizatihi döverek veya öldürerek düzeltmeye çalışırsınız çünkü bu memlekette tek sahipsiz devlet memurları sağlık çalışanlarıdır. Bize sahip çıkılsaydı; bir doktor, hemşire, att, paramedik, laborant, fizyoterapist, radyoterapi teknikeri veya diğer sağlık çalışanlarından herhangi birini döven veya öldüren biri medya tarafından yerin dibine sokulsa, siyasiler çıkıp durumu eleştirse, Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılsa ve bu yasa kapsamında bu kişi onlarca yıl hapse atılsa, sağlık hizmeti alma hakkı elinden alınsa o zaman böyle olur muydu?
Biz sahipsiziz.
Bize sahip çıkmayan ise üç maymunu oynayan en aşağıdan en tepeye tüm insanlardır.
Biz sahipsiziz, neden mi?
Şöyle bir derbi maçına gittiniz ve üzerinizde kesici delici alet veya ateşli silah bulundu. Ne yapılır? Bunlar içeri sokulmaz ve eğer siz içerde şiddet uygularsanız belli bir süre boyunca Türkiye’deki hiçbir futbol müsabakasını statta izleyemezsiniz. Çünkü bizim ülkemizde Sporda Şiddet Yasası adında özel bir yasa vardır ve bu müsabakalardaki durumlar için özeldir. Ancak maalesef Sağlıkta Şiddet Yasası halen bulunmamaktadır.
Biz sahipsiziz, neden mi?
Bankaya gittiniz ve orada X-ray cihazından geçerken üzerinizde kesici delici alet bulundu. Onu içeri sokamazsınız. Bizim ülkemizde bankalarda, kaymakamlıklarda, kurumların il müdürlüklerinde, karakollarda, adliyelerde X-ray cihazı bulunur. Siz buralara üzerinizde kesici delici aletler ve ateşli silahlarla giremezsiniz. Ancak büyük hastaneler dışında birçok hastanede, aile sağlığı merkezlerinde X-ray cihazı bulunmamakta. Bu aletler ve silahlar içeriye sokulup kolayca terör estirilmekte.
Eğer tüm hastanelerde X-ray cihazı olsaydı 2012 yılında Gaziantep’de bir vatandaş üzerinde bıçakla hastaneye girip Dr. Ersin Arslan’ı şehit edebilir miydi? Veya Samsun’da bir terörist üzerinde silahla hastaneye girip Dr. Kamil Furtun’u sırtından 3 defa silahla ateş ederek öldürebilir miydi?
Bize sahip çıkan olsaydı bunları hiçbiri olmazdı.
Biz sahipsiziz, neden mi?
Sağlıkta şiddet ve terör uygulayanları caydıracak hiçbir yasa yok! Hak mahrumiyeti, bütün sağlık hizmetlerinin ücretli hale getirilmesi ve şiddet uygulayan kişilerin bila istisna uzun dönem cezaevinde kalması bu sorunu çözer. Bir savcıya, yanlış soruşturma açtı diye adliye ortasında kafasında kaldırım taşı ile vursalar durum böyle olur muydu? Bir hâkimi yanlış karar verdi diye bıçaklasalar durum böyle olur muydu? Bunlar ülkenin her yerinde her gün defalarca yaşansaydı böyle olur muydu?
Yanlış anlaşılmasın, burada şiddeti yönlendirmiyor ve kimseyi hedef göstermiyorum. Sadece aynı şeylerin farklı bir meslek grubuna yapılmasının tahayyül bile edilemeyeceğini ve şiddetli cezaların onlara yönelik saldırılarda olup bizlerde olmadığını göstermeye çalışıyorum.
Bu ülkenin en başarılı gençleri daha ilkokul sıralarında iken lise sonuna kadar gecesini gündüzüne katar, çocukluğunu bile yaşayamayacak kadar çok çalışır ve tıp fakültelerine yerleşirler. Ardından da ülkemizin en uzun ve en zorlu eğitim süresine sahip tıp eğitimini alırlar. Birçok bölümde yaşıtları birkaç saat ile çalışarak sınıf geçerken tıp öğrencileri haftalarca sadece 1 sınav için çalışır, sosyallikten uzak bir hayat sürerler. Mecburi hizmetler, zorlu çalışma şartları, dünyanın en zor 2. akademik sınavı olan uzmanlık sınavı ve askeriye kadar zor asistanlık eğitimi derken uzman olur, sonra yine mecburi hizmete giderler.
Bu kadar çalışma şartları ülkemizde sadece birkaç meslek grubunda var. Bu insanların ne kadar zor yetiştiğini de unutmamak gerekiyor.
Gel gelelim yukarıda bahsettiğim terör örgütünün en masum ama yine de gönül bağı ile bağlı teröristlerine. Sosyal medyadan: “ama kim bilir ne yaptı da öldürdüler doktoru, bazı doktor ve hemşireler de çok cins, bazıları şiddeti hak ediyor çünkü çok egolular, bunları iyi benzetmek lazım” gibi yorumlara.
Hiç kimse mükemmel değildir, her insan hata yapabilir. Ben asla tüm doktorların, tüm hemşirelerin veya diğer tüm sağlık çalışanlarının mükemmel olduğunu iddia etmiyorum. Ancak burada bir kafa karışıklığı var. Hata yapan savcıyı, hâkimi, askeri, polisi döverek veya öldürerek değil şikâyet ederek düzeltmeyi öğrenmiş bireylerin mesele sağlık çalışanları olunca şikâyet etmek yerine dövmek, küfür etmek ve öldürmek gibi kişisel çözümlere başvurması büyük bir yanlıştır.
Doktorda bir hata mı gördün, gider şikâyet edersin, soruşturma açılır ve varsa bir suçu cezasını alır. Dövmek, öldürmek gibi mağara adamlığı çözümlerine başvurmanın bir anlamı olmadığı gibi insanlıkta da bir yeri yok. Biz sahipsiziz çünkü bizim ülkemizde sadece sağlık çalışanlarına bu yapılmakta. Sosyal medyadan ileri geri eleştiri yapanlar ve diğer insanları şiddete yönlendirenler bilsinler ki sağlık terörüne katkıda bulunmaktalar.
Dilerim ki yeni sağlık bakanımız Sağlıkta Şiddet ve Sağlıkta Terör yasasının çıkarılmasını sağlar. Tüm hastanelere ve sağlık ocaklarına X-ray bulundurma zorunluluğu getirilir. Tüm hastanelerin ve sağlık ocaklarının güvenliği özel güvenlik tarafından değil polisler tarafından sağlanır.
Sağlıkta şiddet ve terör olaylarının yaşanmadığı bir gelecekte buluşmak üzere.
Dr. Enes Başak
www.instagram.com/drenesbasak
www.twitter.com/drenesbasak
www.enesbasak.com.tr