Malum korona virüsü var, ölümler var, bir o kadar konuşulan da ekonomi var.
Her yer olmasa da, çoğu yer kapalı.
Salgın ve hepimizin sağlığı nedeniyle.
Devletin de, STK’ların da, insanlarında buna çare olacak çok girişimleri var.
Devlet kesenin ağzını açtı, her kesime, her insana maddi yardım kapılarını açtı.
STK’lar güçlerinin yettiğince yardım için seferberlik ilan ettiler.
İnsanlar ise ekonomilerini zorlayarak, bu süreçte daha fazla insan kaybetmemek ve daha çok insanı hayatta tutabilmek için ellerini ceplerine attılar.
Çünkü hepsi de biliyor ki, insanın olmadığı yerde ne devlet kalır, ne STK kalır, ne de yaşam.
Ama gel görelim ki, bu hareketlerin içinde hiç de hoş olmayan durumlarda ortaya çıktı.
İnsanoğlu bin bir türlüdür, inanırım da bu türüne inanması gerçekten güç.
STK yardım dağıtıyor, birileri ‘ihtiyacım’ var diye yardım istiyor. Değeri veya ederi ne olduğunun hiçbir önemi olmayan yardım, ‘İhtiyacım var’ diyenin kapısına kadar gidiyor.
Kapı dediğim bir apartman kapısı. Kapının üstünde üç katlı bina var. ‘İhtiyacım’ var diyen de oranın mülk sahibi.
Altta iki kiracısı, en üstte kendisi oturuyor.
Tek odalı evinde, üç çocuğuyla yaşayıp bu yardımı bekleyenlerin hakkına ancak bu kadar haksızca girilir.
Yazık!
Bir başka yerde ise, yine ‘ihtiyacım’ var diyen, devletin dağıttı bin TL destek yardımı için başvuruda bulunuyor.
Devlet bu, kim istiyorsa, ‘ihtiyacım’ var diyorsa ciddiye alıyor ve yardımı açıklıyor.
Ancak son bir araştırma yapılıyor, ‘İhtiyacım’ var diyenin banka da 400 Bin Euro’nun üzerinde parası çıkıyor.
İşinden olmuş, kirasını ödemeyen, elektriğini, suyunu ödemeyen, pazara gidip ailesine haftalık sebze ve meyve alamayanların rızkına giriliyor.
Yazık!
Korona virüsü salgını, yaşamanın, sağlıklı yaşamanın, hayata devam etmenin, malın, mülkün ne kadar boş olduğunu anlatamadıysa ona da Yazık!