DEMOKRASİNİN KALESİ
İzmir’in Türk demokrasinin beşiği ve kalesi olduğuna dikkat çeken MHP İzmir eski İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Meral Akşener’in referandum sürecindeki ilk büyük mitingi için İzmir’i seçmesinin tesadüf olmadığını söyledi. Dervişoğlu, MHP’deki kongre sürecinden, Bahçeli-Saray yakınlığına, Akşener’in Türk siyasetindeki yeri hakkında sorularımızı yanıtladı.
HERKESİ DAVET ETTİ
Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye’nin geleceği için taşın altına baş koymanın tam vaktidir. Çağrımız toplumun tüm kesimlerinedir. Herhangi bir siyasi parti ayrımında bulunmaksızın, kadını erkeği, yaşlısı genci ile tüm İzmirlileri, yerel yöneticilerimizi, Gündoğdu Meydanı’ndaki büyük buluşmaya davet ediyorum. Büyük şahlanış İzmir’den başlayacak” dedi.
RÖPORTAJ / MURAT ATTİLA
Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli referandumlarından biri 16 Nisan’da yapılacak. Bir anlamda 94 yıllık cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kazanımları oylanacak. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açık desteği ile harekete geçen AKP hükumeti, parlamenter demokratik sistemi ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ adı verilen başkanlık sistemine dönüştürmek için devletin de tüm imkanlarını seferber ederek ‘Evet’ kampanyası yürütüyor.
Sisteme karşı çıkanlar da seslerini duyurmaya, halka bu rejim değişikliğinin sakıncalarını anlatmaya çalışıyor. Bu cephede HAYIR’ı en gür seslendirenlerden biri de Meral Akşener. Türkiye’yi karış karış dolaşan Akşener, yarın İzmir’de kampanya döneminin en büyük mitinglerinden birini gerçekleştirecek. Bu miting öncesi Ülkücü hareketin en önemli isimlerinden birini, Müsavat Dervişoğlu’nu gazetemizde konuk ettik. İzmirli Ülkücülerin efsane başkanına referandum sürecini, MHP’de kongresini, muhaliflerin tasfiyesini, Meral Akşener’in Türk siyasetindeki yerini ve yarın Gündoğdu’da yapılacak mitingi sorduk.
Türkiye’nin en önemli gündemi anayasa değişikliği referandumu. AKP ve MHP yönetimine göre bu değişiklik Türkiye’nin önünü açacak. Söylenildiği gibi Türkiye’nin bir beka sorunu var mı?
Türkiye’nin çözüm bekleyen birçok sorunu varken tek adam yönetimine dönüşmesi muhtemel bu sistem değişikliğinin neden gündeme getirilmiş olduğunu doğrusunu isterseniz anlayabilmiş değilim. Sayın Cumhurbaşkanının anayasal sınırlarını aştığını ve dolayısı ile suç işlediğini, onu suç işlemekten kurtarmak adına işlediği suça bir hukuki kılıf oluşturmanın ve bu suçu ortadan kaldırmanın gerekliliğine işaret ederek bu anayasa değişikliğini meclisten geçirip, referanduma taşıdılar. Halkın bu değişikliğe sandıkta hayır demesi halinde cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırında kalacağının sanki bir garantisi mi vardır? Halk bu gerekçeye sıcak bakmayınca konuyu beka problemine çevirdiler. Türkiye’nin yaşadığı coğrafyada devasa sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğunu ve mevcut sistemin acil kararlar almaya elverişli olmadığı bu durumun da milli geleceğimiz açısından tehdit oluşturduğunu dile getirdiler. Bilindiği gibi bu anayasa değişikliği referandumda geçerse 2019 yılının sonunda yürürlüğe girecek. Türkiye bahsedildiği gibi bir beka problemiyle karşı karşıya ise neden hemen yürürlüğe girmiyor da 2.5 yıl erteleniyor diye sormak lazımdır. Bunların hepsi aldatmaca ve dayatmadır. İşin aslı Türkiye’ye büyük bir tuzak kurulmaktadır. Bu değişiklik paketinin kabul edilmesi halinde Türkiye gelişmiş ülkeler penceresinden bakıldığında sıradan bir Ortadoğu ülkesi gibi anılmaya mahkum kılınacaktır. Nitekim bunun emarelerine de rastlanmaktadır. Bir milletin kaderinin tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak söze ve karara bırakılmasının kabul edilebilecek yanı yoktur. Ayrıca Türkiye yeni kurulmuş bir devlet değildir. Baştan aşağı hukuki garabet içeren bu anayasa değişikliğini sıradan bir arzuhalci üslubuyla savunmaya kalkışmanın da bir anlamı yoktur. Türk Milleti bu dayatmaya hayır diyecek ve kurgulanan kaos senaryosunu elinin tersiyle itmek suretiyle kendi iradesiyle reddedecektir.
BAHÇELİ SARAYA NEDEN YAKIN?
MHP 7 Haziran seçimlerinden sonra parlamentoda güçlü bir şekilde temsil edilme şansını yakaladı. Ancak o dönem Sayın Devlet Bahçeli, AKP ile olası bir koalisyona yeşil ışık yakmadı. Ne oldu da sonradan ‘Başkanlık Sistemi’ konusunu gündeme getirerek, AKP ile yakınlaşma başladı. Bu yakınlaşmada MHP içinde yükselen muhalif seslerden duyulan rahatsızlık ve yaşanan sancılı kongre süreci belirleyici oldu mu? Bu konuda yorumunuzu alabilir miyim?
Şu anda gündemimiz referandumdur. MHP içindeki gelişmelerle ilgili geride bıraktığımız süreç içinde yaşanmış kongre çalışmalarını dikkatle incelemek gereklidir. 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında takip edilen politikaları yerinde bulmayan ve hezimeti içine sindiremeyen büyük çoğunluk tamamen haklı, meşru ve hukuki kongre talebini genel merkeze iletmiş ve Bahçeli beyin engellemeleriyle karşılaşmıştır. Her şeye rağmen 19 Haziran 2016 tarihinde olağanüstü kongre toplanmış ve seçimli kurultayın önünü açan gerekli tüzük değişikliklerini gerçekleştirmiştir. 10 Temmuz için kongre tarihi veren Bahçeli bey bu kararından rücu ederek yapılan kongrenin sonuçlarına mahkeme kanalıyla tedbir koydurmuş, Ülkücü iradenin önüne set çekmiştir. Ve hatta bununla da yetinmeyip, genel başkanlığa aday olması muhtemel kişileri bir bir ihraç ederek koltuğunu sağlama alma derdine düşmüştür. Saraya yakınlığının nedeni de budur. Bugün Beştepe ile Balgat arasındaki ılık rüzgarlar 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında esiyor olsaydı 15 Temmuz hain kalkışması yaşanmayacaktı. Meseleye bir de bu yönüyle bakmak lazımdır diye düşünüyorum. Esas itibariyle çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir konudur. Zamanı geldiğinde tüm ayrıntılarıyla tartışılacağı kanaatini taşıyorum.
ADRES MERAL AKŞENER
Türk siyasetinin bugün geldiği noktada, Meral Akşener’in başlattığı hareketi nasıl değerlendirmemiz gerekiyor? Bu hareket, parti içi muhalefetten ziyade daha farklı bir oluşum gibi algılanıyor. Ne dersiniz?
Sayın Meral Akşener’in başlattığı hareket, sıradan bir parti içi muhalefet hareketi olarak tanımlanamaz. Artık herkes kabul ediyor ki Türk siyaseti tıkanmıştır. Vatandaş karşı karşıya bulunduğu problemlerin aşılması noktasında yeni bir kurtuluş reçetesi ile birlikte sivil ve demokratik bir çıkış yolu aramaktadır. 15 yıldır seçim kazanmak adına uygulanan stratejiler ve oluşturulan yanlış algılar yüzünden kutuplaşmalar had safhaya ulaşmış, toplumsal ve siyasi merkezin içi boşaltılmıştır. Halk alternatifsizlik ve çaresizlikten yorgun düşmüştür. Siyasette kullanılan hamaset, husumet, hakaret dilinden bıkmış ve gerginlikten muzdarip hale gelmiştir. Sağduyu sahibi insanlar ortak değerlerde buluşarak bir toplumsal uzlaşma arayışı içindedir. Velhasıl felaket senaryolarıyla uğraşmak yerine, yeni bir yüz ve yeni bir umut aramaktadır. Bu yönüyle bakıldığında umudun adıdır Meral Akşener. Herkesin kendinden bir değer yakalayabileceği buluşma ve kucaklaşma adresidir.
Meral Akşener, anayasa referandumu için Anadolu’yu karış karış geziyor. Gittiği her yerde de geniş kitlelere hitap ediyor. Hatta bu yüzden birçok toplantısı da engellenmeye çalışılıyor. Yarın İzmir Gündoğdu’da yapılacak olan miting bu açıdan da önemli. Mitingden beklentileriniz neler?
İzmir Türk demokrasinin beşiği ve kalesidir. Sayın Meral Akşener’in 26 Mart Pazar günü gerçekleştireceği miting buradan bakıldığında çok önemlidir. Referandum sürecindeki ilk büyük organizasyon için İzmir’in seçilmiş olması bir tesadüf değildir. İzmir Türkiye’nin batıya bakan gözü, doğuyu kucaklayan koludur ve her zaman öyle anılmalıdır. 15 Mayıs 1919 Hasan Tahsin ruhu düşünüldüğünde direnişin, 9 Eylül 1922 ruhu düşünüldüğünde kurtuluşun, 17 Şubat 1923 İktisat Kongresi penceresinden bakıldığında da şahlanışın vücut bulduğu, ete ve kemiğe büründüğü yerin adıdır İzmir. Bu cennet vatan parçasının meydanlarından nice memleket evlatları gelip geçmiş, Atatürk’ün kantarında tartıya çıkmıştır. Hemen hepsi de hizmetleri ve eserleriyle anılmışlardır. Ebediyete intikal etmiş olanları rahmet, yaşayanları ise şükran ve minnetle anıyorum. Artık İzmir’den yeni bir gün doğmasının ve yeni bir başlangıca imza atılmasının zamanı gelmiştir. Her türlü taassubu bir yana bırakarak doğrularda buluşmanın, hasretle kucaklaşmanın, gerginlik ve kutuplaşmalardan uzaklaşmanın, hoşgörüyü hakim kılmanın, Türkiye’nin geleceği için taşın altına baş koymanın tam vaktidir. Çağrımız toplumun tüm kesimlerinedir. Herhangi bir siyasi parti ayrımında bulunmaksızın, kadını erkeği, yaşlısı genci ile tüm İzmirlileri, yerel yöneticilerimizi, sivil toplum kuruluşlarının değerli başkan ve yöneticilerini, yerel kanaat önderlerimizi Gündoğdu Meydanı’ndaki büyük buluşmaya davet ediyorum. 26 Mart Pazar günü saat 16.00’da yeni bir tarih yazılacak ve bir büyük geleceğin ilk adımına tanıklık edilecektir.
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU KİMDİR?
Müsavat Dervişoğlu, 1960 yılında Ankara’da Fatsalı bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. İlkokul ve ortaokulu Fatsa’da okudu. Lise eğitimini ise Ankara, Fatsa ve Samsun’da tamamladı. 1978 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Fakültesine kayıt yaptırdı. 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri darbe ile zorunlu olarak öğrenimine ara verdi. Daha sonra öğrenci aflarından yararlanarak eğitimini tamamladı.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin çeşitli kademelerinde ve gençlik organizasyonlarında önemli görevler üstlendi. 1978 yılında Fatsa (ÜGD) Ülkücü Gençlik Derneği Başkanlığı ile başlayan siyasi yöneticilik hayatını, 1987–1989 yılları arasında Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı ile devam ettirdi. 2000–2009 yılları arasında Milliyetçi Hareket Partisi İzmir İl Başkanı olarak görev yaptı. 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmak için Milliyetçi Hareket Partisi İzmir İl Başkanı görevinden istifa etti. Seçilemeyince ilk kongrede yeniden il başkanı seçildi.
12 Haziran 2011 tarihinde yapılan genel milletvekili seçimlerinde milletvekili olmak için tekrar istifa etti. 4 Kasım 2012’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına Aday Oldu. Seçimi kazanamadı ancak parti içerisinde, söz sahibi olduğunu ispatladı.
MHP’de yaşanan son olaylar sonrası tavrını Meral Akşener’den yana koyan Müsavat Dervişoğlu, Ülkücü camianın önde gelen kanaat önderleri arasında geliyor. İzmir’de görev yaptığı dönemde partisine büyük ivme kazandıran Dervişoğlu, İzmirli ülkücüler tarafından ‘efsane başkan’ olarak anılıyor.
***
Meral Akşener, Aziz Kocaoğlu’nu ziyaret edecek
Pazar günü Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenecek olan ‘HAYIR’ mitinginde İzmirlilerle buluşacak olan Meral Akşener, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na bir nezaket ziyaretinde bulunacak. Akşener’in İzmir’e geldikten sonra miting meydanına geçmeden önce Kocaoğlu’nu makamında ziyaret edeceği öğrenildi. Ziyarette Meral Akşener, Aziz Kocaoğlu’ndan İzmir’in sorunları hakkında bilgi alacak, karşılıklı görüş alışverişinde bulunacak. Aziz Kocaoğlu’nun da programının müsait olması durumunda Pazar günü Gündoğdu Meydanı’nda saat 16.00’da başlayacak olan mitinge katılması bekleniyor.
KARŞILAMA YAPILMAYACAK
Miting Düzenleme Komitesi, yoğun programı nedeniyle Meral Akşener’e İzmir’de karşılama töreni yapılmayacağını açıkladı. Mitingle ilgili tüm hazırlıkların tamamlandığını belirten Müsavat Dervişoğlu, “Hangi siyasi partiye mensup bulunurlarsa bulunsunlar, sevdası Türkiye kaygısı Türkiye’nin geleceği olan tüm İzmirlileri 26 Mart 2017 Pazar günü saat 16.00’da Gündoğdu Meydanında buluşmaya davet ediyor, demokrasinin beşiği ve geleceğimizin teminatı İzmir’e inanç ve güvenimizi tekrarlıyoruz. Pazar günü İzmir’den yükselecek ‘Hayır’ Türkiye’de yankısını bulacaktır” şeklinde konuştu.
Dokuz Eylül