İnsanın içinde doğuştan gelen en mükemmel duygu, vicdan, adalet ve merhamettir.
İnsan, topluluk olarak yaşamaya başlamasıyla vicdan ve merhametin organize şekli olan adaleti keşfetmiş ve tadı damağına öyle yapışmıştır ki; bütün insanlığın bu duyguyu tadması için tüm kil tabletlerin en üst yanına, adalet yazısını kazımıştır.
Adaletten sakınılmasının nasıl bir vicdan cüzzamına sebep olacağını, erdemle harmanlanmış bütün insan evlatları bilir/ bilmelidir.
Hislerinin başağa durduğu çocukluk günlerinde elindeki bir parça ekmeği kurda kuşa yem etmek için gocunmayan yavruyu; yetişkinlik günlerinde milyarlık hesapları bankalarda mışıl mışıl uyurken acıdan ve açlıktan kurda kuşa yem olan yavrulara karşı bu kadar vicdansız kılan ne olabilir ki?
Gençliğinin ilk evrelerinde adalet için hisleri Etna yanardağı gibi kaynayan o delikanlının kapital sistemin çarklarında bir dişli olduğunda Gobi çölü gibi ölüm sessizliğine bürünmesini hangi formülle açıklayabilir matematik üstadı Carl Friedrich GAUSS?
Kendi kenar mahallesinde durum buğdayından karılmış bir somun ekmeğini kırk kişiyle paylaşan insan evladı , metropolün göbeğinde kırk katlı plazada kırk ayrı iş karıştıran kişi haline geldiğinde elektirik yüklü dikenli tellerle çevrili çiftliğinin kapısına "dikkat köpek var" yazdırdığında bu dönüşümü hangi ahlak felsefesiyle açıklayabilir İmmanuel KANT?
Adalet ve vicdan hislerinin en yoğun hissedildiği fakirlik günlerinde bir kilo muzu siyah poşetle sarıp sarmalayarak taşıyan gönlü güzele çalan insan evladı, hislilerin sırtına bine bine elde ettiği beşbin beygir gücündeki jeepini sergilerken açık camında yankılanan JAZZ müziğiyle kimlere caz yapmaktadır?
Kalksın, cevap versin, 100 TL'nin üzerinde yıllardır hergün bizlere gülümseyen Buhurzade Mustafa Efendi/ ITRİ.
Kendi çocukluğunda, toprak sahada meşin yuvarlağı sırayla oynayayan vicdanlı çocukların, büyüdüklerinde başka çocukların başlarına sırasız kurşun yuvarlaklar düşerken, sessizce yasak elmalar eşliğinde viskilerini yudumlamalarına elbet bir cevabı olmalıdır, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin.
Bir sobanın başında, soğuk Ankara gecelerinde hukuk kitaplarını bir bir defalarca "Suç ve Ceza" eşliğinde okuyarak beynine kazıyan Böğürtlen hakimine de F. DOSTOYEVSKİ cevap versin, nasıl bir adalet olacağı hususunda, kallavi.
Babasının karasabanın üzerinde bir evlek buğday tarlası için ağırlık yaptığı günlerin hatrını unutmuş genel cerraha da fukaranın safra kesesini sofrasına kese yapmaması gerektiğini adalet ve vicdan adına hatırlatmak HİPOKRAT'ın işi mi?
Sakındıkça adaleti vicdan batacak yüreklerimize.
Kanayacak yüreklerimiz sakınarak baktıkça adalete...
Yusuf AKIN/ 11.10.2020/ İzmir