SALGIN PSİKOLOJİSİNDEN KİŞİSEL GELİŞİME

Pınar Yeşiltay Sevim

“Yüz yılda bir esen ölümcül bir salgın fırtınası bizi evlerimize ve korkuya hapsetti. Görünen o ki bu salgın geçse bile ardında bir ruhsal enkaz bırakacak. Bu süreç içinde her birimiz âdeta mikrobiyolog kesildik, sürekli haber izlemekten malumat yorgunu olduk. Sürecin belirsizliği pek çoğumuzda kaygıya ve ümitsizliğe yol açtı. Bir kaygı çağında yaşıyoruz artık. Yumrukları gözümüzle seçemediğimiz bir yerden yiyoruz.Bir yandan da umutla hayata tutunuyoruz.” diye nasıl da güzel ifade etmiş degerli yazar Kemal Sayar. 

Siz de kaygı boyutunu genişletip, salgın psikolojisinden etkilenenlerden misiniz? Her ne kadar günden güne vaka ve vefat sayıları azalsa da ikinci dalganın her an gelebileceğinin tedirginliği içinde misiniz?

Dünya üzerinde pek çok salgın pandami yaşanmış günümüze dek. Biz insanoğluna da kendi mekanizmalarımızı ayarlamak ve yaratıcı bir şekilde uyumlanmak düşmüş her gelen yeni salgınla birlikte. Geştalt yaklaşımına göre, insanın doğumu ile gelen özellikleri ve kapasitesi sayesinde (ne muazzam bir hazine) kendi ruhsal ihtiyaçlarını karşılamak için değişen çevre koşullarına, toplumsal koşullara ya da zor şartlara göre kendini güncellediğini görürüz. İçinde yaşadığımız süreçte de benzer bir psikolojik adaptasyon sürecinden geçtik, geçiyoruz dünya insanları olarak ve bu süreçte herkesin baş etme becerileri yeterli değil malesef. Başa çıkabilmek için her birimizin farklı, donanımına uygun adaptasyonu ve motivasyonu söz konusu.

Kimimiz daha fazla okumaya, araştırmaya dalarken; kimisi mutfakta yeni lezzetler üretmeye adıyor zamanını.Bazıları baş edebilmek için sürekli şikayet edip daha da kaygılanırken bazıları güzel sanatlar alanına yönelik hobiler deneyimliyor. Aslında içinde bulunduğumuz dönemde yeni yazarlar, şairler, sanatçılar doğuyor bir anlamda. Diğer yandan da mesleği olmasına, alanının profesyoneli olmasına rağmen uzaklaşıp kaygıya boğulanlara da şahitli ediyoruz. Kısacası bir dengesi yok bu işin, kollektif uyumlanma elbette söz konusu ama herkes kendi baş edebilme becerisi boyutunda katkı sağlıyor kollektif topluma. Şikayet, korku, kaygı ve öfkeye teslim olanlar kollektif enerjiyi daha da aşağılara çekiyor ne yazık ki. Oysa zor koşullara uyumlanabilme yani günümüz tabiri ile kendimizi güncelleyerek bir üst sürüme geçmek (update) de kişinin kendi elinde. 

Yeniden uyumlanmak için gerekli olan faktörler ise, iyimserlik, umutlu olma, yaşamsal hedefler belirleme, fiziksel sağlığın iyi olması (spor, dengeli ve sağlıklı besin tüketme, ideal kilo), olumlu benlik algısı (sanırım en güç olan) ve kendini olumlu kabul şeklinde sıralanabilir. Bununla birlikte pandemi sürecinde destek de kişinin baş edebilme mücadelesinde büyük önem taşıyor. Fiilen yanında olmasa bile varlığını hissettire aile bireyleri, varlığını hissettirmeye devam ettiren destekleyici sosyal ilişkiler de psikolojik sağlığın korunması sürecini destekliyor. 

Ayrıca ruh sağlığı dayanıklılığı adına, sosyal aktivitelerin (pek çok kişinin bu dönemde sosyal aktivite olarak sosyal medya paylaşım ve canlı yayınlarını tercih ettiğini gördük), spor faaliyetlerinin (evde yapılan spor videolarının paylaşım hızından da anlaşılacağı gibi), sanatsal aktivitelerin ( pasta kurabiye pişirip süslemekten, baristalığa; ahşap seramik boyamadan, mobilya oymacılığına, hikaye anlatıcılığından, yazarlığa …vb) kişinin baş edebilmesinde destek olduğuna şahit oluyoruz.

Aslında süreçte kazananlar kimler derseniz, farkındalıkları gelişip üretilen felaket senaryolarından ve bu senaryoların geviş getirdiği komplo teorileri ve çarpıtmalardan uzak, kendi ilgi yetenek ve koşullarına en uygun şekilde kendini oyalayarak baş etme becerisine uyumlananlar diyebilirim.

Herkesin birbirine aktararak bulaştırdığı (tıpkı Covid-19 gibi) kaygı, kitlesek panik ve olumsuz duygu senkronizasyonundan korunup kendinize yeni bir gelişim alanı yarattığınız, fiziksel, psikolojik ve ruhsal anlamda sağlıklı günler dilerim.

Pınar Yeşiltay Sevim
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.