Bir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı düşünün. Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış, bakanlık yapmış bir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı
Eline dört yumurtayı, iki domatesi ve üç biberi alıyor, geçiyor ocağın başına. Misafir olduğu üniversite öğrencilerine evinde onlara kendi elleriyle menemen yapıyor.
Partisinin samimiyet, tezavu ve gayret ilkelerine ne kadar uygun bir atmosfer.
Samimiyet: Üniversite öğrencilerinin kaldığı eve konuk oluyor, onlarla birlikte saz çalıp, türkü söylüyor.
Tevazu: Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olmasına, Ekonomi Bakanlığı yapmış insan olarak, üniversite öğrencileriyle aynı evi, aynı odayı, aynı sofrayı, aynı ekmeği paylaşıyor.
Gayret: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olup, İzmir’i geliştirmek ve güzelleştirme adına çalışırken, ocak başına geçip, dört yumurta kırarak üniversite öğrencileriyle birlikte yiyeceği yemeği hazırlıyor.
Küçük işleri başaramayan, paylaşamayan, yaşayamayan, büyük işleri de başaramaz.
AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin dün akşam sosyal medyaya düşen akşam misafirliği fotoğrafları bana yukarıdaki satırları yazmama yetti de arttı.
Bir öğrenci evinden gelen genç daveti kıramayan, tıpkı 1995’lerde benim de arkadaşlarımla kaldığım gibi ev gibi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Zeybekci, akşam yemeği için gençlerle fikir birlikteliği yapıyor, yumurtayı, domatesi ve biberi alıyor ocak başına geçiyor.
Doğruyor, pişiriyor ve kırıyor, üniversiteli gençlere elleriyle, onların en lüks ev yemeği olan menemeni yapıyor.
Yaptığı yemeği onlarla birlikte, çatal bıçak kullanarak, arada ekmeği suyuna, yumurtasına banarak yiyor.
Samimiyet içinde, tevuzu içinde ve gayretle.
Bir seçim konuşmasında duymuştum Sayın Zeybekci, devletin burslarıyla okuduğunu, devletine ve dolasıyla milletine borcu olduğunu, borcu görev verildikçe ödemeye devam edeceğini anlattı.
Öğrenci halini en iyi bilen, öğrenciye devlet desteğini en iyi bilen, öğrencinin devletin geleceği olduğunu de en iyi tespit eden Zeybekci, o evde üniversite öğrencilerinden çok Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine misafir olduğunu da çok iyi biliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği olan bu gençlere, samimiyet, tevazu ve gayret içinde yaklaşan ister parti olsun, ister gerçek kişi olsun, ister tüzel kişi, her zaman geleceği, geleceğini kazanır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin temelinde de bu ülkenin gençleri, bu ülkenin geleceği ve bu ülkenin muasır medeniyet hedefleri vardır.
Seçim dediğiniz şey gelir, geçer.
Milletin seçtiği o görevi yaparak, seçilemeyen başka görevleri yaparak bu ülkeye, bu millete hizmet eder.
Siyasetle gelen ama geçmeyen tek şey var, o da İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Zeybekci gibi, gençlere, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve engellilere dokunarak siyaset yapmak.
İnsana dokunabilen siyasetçi her anlamda kazanır.