İnançlarımı, inandıklarımızı düşünüp duruyorum. Bir tuhaflık var gibi. Bir sorun var biryerlerde. Birşeylerin cevabı yok.
Ne ters gitse, ne kötü olsa hep aynı şey duyuyorum. Allah büyüktür, vardır bir sebebi. Veya, şans diye birşey yoktur, herşey senin elinde tipindeki inanışlar.
Şans diye birşey var. Gerisi hikaye.
El kadar bebek tecavüze uğradıysa, bunun vardır bir sebebi ile açıklamak?
Veya düşünce gücüyle? Bebek bunu istemiş olablir mi? Veya annesi mi istemiştir?
Doğduğunda altın emzik emen bebekle, açlıktan ölen başka bebeğin tanrısı neden bunu yapmıştır?
Her türlü kötülüğü yanına kalan insanla, hayatında bir tek gün yüzü görmeden gözlerini kapatmış insanın adaletini ne belirler?
Bir kadın koca şiddetinden ölüyorsa eğer, bir başka kadının koca şefkatiyle yücelmesini bana açıklasın birisi.
Birinin kemikleri tek tek sayılırken, diğerinin sofrasındaki tabak dolusu havyarı anlatın bana.
Bunu bana herhangi bir inanışla anlatın. Tanrı, evren, düşünce gücü, şans. Her ne varsa başka inandığımız, açıklayın anlamak istiyoum.
Bir deli bir kediye tekme atıp kör ettiyse eğer, kedinin hangi inanışa göre başına geleni açıklamalıyız?
Ormana terk edilip işkence gören yavru köpeğin hangi inanıştan dolayı bunu yaşadığını söyleyin.
Her türlü işkenceyi görüp sonunda gözlerini yuman yavru köpeğin birlikte doğduğu kardeşinin pamuklara sarılıp sevildiği dünyasının nasıl döndüğünü?
Çok çalışıp hayatı boyunca bir yere gelemeyenle, aynı miktarda çalışıp haddinden fazla yükselen insan arasındaki farkı bilmek istiyorum.
Hepimiz aynı evrene doğduysak eğer neden birimiz cenneti yaşarken diğeri cehennemi yaşıyor?
Şu dünyanın tek bir gerçeği varsa eğer, şans diye birşeyin olduğudur. Kimine okkasıyla verilmiş, kimine kaşığın ucuyla.
Yoksa bana kimse açıklayamaz bu hayatın adaletinin adaletsizliğini.