Mart’ın başlarıydı…
Kapı çalanların, telefon açanların, lafım var, sözüm var, projelerim var diyenlerin sıraya girdiği zamanlar.
Biz Medya Ege Yayın Grubu olarak çok dengeli bir seçim dönemi geçirdik. Sırf birilerini desteklediğimiz düşünülmesin, birileri için değil siz okuyucularımız için herkese eşit mesafede olmaya çalıştık.
Daha aday adayı değillerken, daha aday adayı iken, daha aday iken hepsini, sizler için ağırladık, sorularımızı sizler için sorduk, cevapları sizler için aldık.
Onlar kendilerini anlatmaktan yorulmadılar, bizler onları dinlemekten, onları yazmaktan, onları anlatmaktan yorulmadık.
Mart’ın sonlarıydı.
Aday adayı değilken, aday adayı iken ve aday iken 31 Mart seçimleri sonunda belediye başkanı olanlar oldu. Sizlerin oylarıyla, bizlerin oyunuza bir nebze olan katkı koyan yayınlarıyla.
Şimdilerde artık kapı çalan olmuyor, telefonu açan da.
Kamuoyu adına sözümüz var, sözünüz var, projeleriniz var, dinlediklerimiz, yazdıklarımız var diyeceğiz, diyemiyoruz.
Hatırlarsanız, İzmir 31 Mart seçimleri öncesi belediye başkan adayları açıklandığında büyük bir şok yaşamıştı. Mevcut belediye başkanlarından sadece bir iki tanesi o da yerinde değil, başka yerlerden aday gösterilirken, diğer belediye başkanlarının hepsi aday olarak gösterilmedi.
Bunun nedeni asla belediye başkanlığı işlerini iyi yapmadıkları için değildi. Bunun nedeni, vatandaştan kopuk yerel siyasetçilik yapmalarıydı. Bunun nedeni, başkan olduklarında birilerini çok tanıyıp, birilerini hiç tanımamaları, tanımıyor gibi davranmalarıydı.
Sonuçlar birileri gitti, birileri geldi.
31 Mart seçimleri de geldi ve gitti.
İster genelde yapın, ister yerelde yapın siyasetin altın kuralı, vatandaşla arandaki bağı koparmamak, onunla sürekli iletişim halinde olmak, ona sürekli yaptıklarını bir astın, üstüne rapor vermesi gibi sunmak.
Bunun en yalın, en doğru ve en direk yolu da basın yoludur.
Kapı çalan, telefon açan, lafı olan, sözü olan, projelerle dolaşanlar dikkat edin ‘Seçim öncesi Sen, seçim sonrası Ben’ durumuna düşmeyin.
Kaldıranınız olmaz!