Aylardır Türkiye’de seçimle yattık, seçimle kalktık.
Nihayetinde seçimleri kavgasız, gürültüsüz, demokrasiye yakışır şekilde tamamladık.
Görev alanlara kolaylıklar diliyoruz, görev alamayanlara da.
Farkında mısınız bilemiyorum ama bugün 30 Mayıs!
Dışarıda günlerdir kapalı olan hava, arada bir yağmur yağdıran hava, geceleri ise oldukça serin olan bir hava var.
Seçimin yoğunluğuna daldığımızdan olsa gerek denizi düşünen, yüzmeyi düşünen, sıcaklığı düşünen, yazı düşünen kimse olmamış gibi.
Türkiye’deki seçim atmosferine istediğiniz kadar kafasını daldırın ve çıkartmayın dünya genelinde hiç de alışık olmadığımız mevsimler değişimleri yaşadığımızı atlıyoruz.
Mayıs ayına girdiğimizde eskiler bilir, tatil planları yapılır, yazlığı olan yavaş yavaş yazlığına taşınır, günübirlik denize gidenler okullar bir an önce kapansa da günübirlik işkencesinden kurtulup, ağız tadıyla uzun bir tatil yapsak diye gün sayarlardı.
Dünya’da iklim krizi denilen şey, iklim bakanlığını seviyesinde birçok ülkede üst yönetim birimleri oluşturarak bu konuya dikkatini verse de, bütün dünya ülkeleri çevresel faktörlerin kötüye gitmesine bağlı olarak iklimlerin değişmesinden dolayı yaşanan sıkıntıların çözümünü bulmaya çalışsa da, dünya her geçen yıl yaşanmaz değil, nasıl yaşanılır bilinmez bir hale geliyor.
Hepimizin gelip geçici olduğu dünyada en çok düşündüğümüz ise tabi ki gittiğimizde arkamızda bıraktığımız çocuklarımızın, onların çocuklarının yaşayabileceği bir dünya bırakmak.
Dünyayı yok etmeye betonlaşmayla önce toprağı ve toprağın üstündekileri yok ederek başladık.
Sonra ikinci temel ihtiyacımız olan suyun doğal haline yitirmesine neden olup, doğal su yapma çalışmalarına girdik.
Daha sonra olmazsa olmazımın havayı kirletince de nefes olabilmek için toprağa yeniden hayat vermeye, suyu tutmaya, doğallık vermeye çalıştık.
Ama neticesi ortada!
30 Mayıs’tayız ve ayağını denize sokandan vazgeçtik, denizin kenarında hava almaya gidebilen insan sayısı bile azaldı.
Enerji bir şekilde bulunur, para bir şekilde bulunur, neşe bir şekilde bulunur ama yok olan dünya bir şekilde bulunmaz.
Kırdığımız, döktüğümüz, parçaladığımız, bombaladığımız, yok ettiğimiz, beton yığınına çevirdiğimiz dünya hepimizin içinde bulunduğu gemi!
Dünya batarsa bütün insanlık ölür!