Kırmızı kalemle çiziyordum bileklerimi ,belki de acının rengini çizmistim...
Oysaki limon kokuyordu ellerim , Tanrının en kıymetli yaratisiydi , fikrimce...
Aklıma ne geldiyse yazıyordum yeni çağın not defterine...
Sıraya koyuyordum ayrılıklarım
İlk önce uzaklara varıp gideyim diyorum
Ama yanımdan bir kekik kokusu geçiyor ve
Kıyısı olmayan dizelerimin içinden acemi aşklarımi çekip çıkarıyorum...
Deli ama dolu olmayan bir adam çıkiyor karşıma
Beynimizi kuşatiyor nehrin dalgalarina karşı söylediğimiz türküler...
Çok geçmeden,
Burnumuza sert ayrılıkların kokusu geliyor
Acemi bir aşkın hüznü yokluyor ensemizi...
Aslında her aşk , insanı ,ayağı yanmış kedi gibi dolandirmiyor mu?
Her aşk , biraz gerçek özne biraz gizli özne değil midir?
Yüklemi de yürek çarpıntısı değil midir?
Hemi de öyle!
Biraz da özlediklerimi sıraya koyuyorum...
Herkese birinciliği veriyorum
Hepsi hepsi birinci...
Ama sonra anlıyorum ki çok özlediklerim İlk önce beni terk edip gidenlermiş ...
...........
Bırak Seveyim Seni
Sıcak bir ekmeğin ucundan böler gibi
Ocakta pişen bir bardak sütü içer gibi
Memeye duran bir Bebek gibi
Bırak Seveyim Seni
Bir kitaba başlar gibi
Günebakan çiçekleri gibi
Bir ceylanin su içmeye inmesi gibi
Bir cumartesi annesinin umudu gibi
Bırak da Seveyim Seni..