Bir akşam üstü seninle adını koyamadığımiz bir şehrin en kalabalık caddesinde olmadık bir zamanda karşılaşsak.. heyecandan rengin sarıya dönse , dönsek elim ayağıma birbirine dolansa dolansak , hiçbir şey konuşmasak , konuşmasan ..
Ellerimi tutsan , tutsam.. anlasan anlaşsak..
Gözlerim sevse yüzünü ,sevsen..
bir bardak çayın kokusuyla , özlemi gözlerinden içsem içsen , kelepir insan suretlerinin yoksul kentlerinde ben olsam sen olsan biz olsak..
Ben bilsem sen bilsen..
Göklere sığmayan ayrılığı kovansan kovsam yıldızsız gecelerden ..
Ay , şarabın gazabından türküler söylese bize dinlesen dinlesek.
Başı boş uğuldayan rüzgarlara ıslıklar çalsan çalsak
Haritadan çıkarıp atsak atsan , yorulmuş kentleri..
Çocukluğumuza gebe günleri takvimlere ısmarlasan ısmarlasak..
Yanımızdan usulca geçip giden acılara da şarabın şiirini okusan okusak...
....................................
Hayat yüzüme çarptı kapılarını
Yarım kalmış öykülerde eksik bıraktı beni
Suskunluklarim paslandi
Nicedir buzlu camlar ardında bir çizik gibiyim
Küskünlüklerim pulsuz mektuplar arasında
Tekinsiz aşkların tuzaklarına takıldı ayaklarım..
Başka başka ezgilerin ezberleyini oldum..
Kaybettiklerimi yerine koyamadığım eşiklerde kaldım..
Kaç intihar çınladı kulaklarımda da diyemedim ..
Yolunu kaybettiğim yıllarımin tozunu da kırık dökük birkaç şiirle aldım..