Her on senede bir darbelerle, sosyolojik kaoslarla ve terörle yüzleşmek istemiyorsak, bu travmaları sonsuza kadar çöplüğe atıp hayal ettiğimiz büyük hamleleri yapmak istiyorsak kültür ve medeniyet gelişimimizi en üst seviyede inşa ve ihya etmek mecburiyetindeyiz. Bunu da Milli Eğitim’i yerli ve milli kılarak başarabiliriz. Bu nedenle Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Ali Fuat Başgil, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Seyit Ahmet Arvasi, Dündar Taşer, Fethi Gemuhluoğlu, Samiha Ayverdi, Ahmet Kabaklı, Mehmet Kaplan, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimlerin fikrî yönlerini yeni nesillere iyi anlatmalı ve kendilerine bu mütefekkirlerin görüşleri ışığında bir yol haritası çizmek durumunda olmalıyız. Bu yol haritası ise ilkokul yıllarından itibaren belirlenmelidir” dedi.
AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündem dışı konuşmada bulunarak 20. Yüzyıl Türk tefekkür hayatının en önemli şahsiyetlerinden Erol Güngör’ü vefatının 34. Yılında andı. Türkiye’nin başına gelen musibetlerin bir tesadüf olmadığını ifade eden Özdağ, “Bunca musibet göz göre göre, bağıra bağıra, çağıra çağıra geldi ve sosyokültürel hayatımızı mahvıperişan eyledi. 15 Temmuzdan beri hayatımda hiç olmadığı kadar tefekkür ediyorum. Zaten o travmatik olaydan sonra uykularımız da uyku değil artık. Düşündükçe farkına vardığım bir ayrıntı var. Bu ayrıntı, sosyal ahlak ve ahlak psikolojisi hususundaki toplumsal yetersizliklerimiz. Uzun zamandır düşünüyorum bir insan kendi vatanına nasıl ihanet edebilir, elindeki silahı milletine nasıl doğrultabilir ve bir insan Meclisini nasıl bombalayabilir? Gerçekten vatanını, milletini ve bayrağını seven birisi olarak bütün bunları anlamakta güçlük çekiyorum ve havsalam almıyor. Neyse ki Profesör Doktor Erol Güngör'ün Sosyal Ahlâk ve Ahlâk Psikolojisi kitabı imdadıma yetişiyor. Merhum Erol Güngör Hocayı okudukça yaşadığımız bu acı merhaleleri daha iyi analiz ediyorum. Sonra keşke diyorum, keşke Erol Güngör'ü bütün Türkiye bilse ve tanısaydı. Türkiye'nin en iyi sosyal psikologlarından birisi olan bu değerli hocayı kaç kişi tanıyor, kaç kişi yazılan onca eserini okudu diye soruyorum kendime, lakin cevabını bulamıyorum” dedi.
EROL GÜNGÖR’Ü YENİ NESİLLERE ANLATMALI VE TANITMALIYIZ
Her yönüyle yerli ve millî olan Erol Güngör gibi çok değerli kaleme almış bir önemli mütefekkirin neden hiç gündeme gelmediği konusunun düşünülmesi gerektiğini kaydeden ve sorgulayan Özdağ, “Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Dünden Bugüne Tarih-Kültür ve Milliyetçilik, İslâmın Bugünkü Meseleleri, İslam Tasavvufunun Meseleleri, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Sosyal Meseleler ve Aydınlar, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Türkiye'de Misyoner Faaliyetleri, Tarihte Türkler, Kelâmî Sahada Estetik Yapı Organizasyonu, Şahıslar Arası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü, Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar... Kırk beş senelik kısacık hayatına bunca eseri sığdıran, akademik çalışmalarında ciddi başarılara imza atan Profesör Doktor Erol Güngör'ü bu toplum neden tanımaz, neden bilmez acaba? Hocası Profesör Doktor Mümtaz Turhan gibi Erol Güngör Hoca da değeri anlaşılamamış çok önemli bir fikir adamımızdır. Güngör Hoca, eserlerini kaleme alırken bu milletin irfanını, kültürünü, moral değerlerini ilmek ilmek örerek yarınki nesillere aktarmaya çalışmıştır. Milliyetçilikle ilgili görüşleri herkese benzemez. Mesela: "Biz büyük bir imparatorluğun ve büyük bir medeniyetin çocuklarıyız. Bizim milliyetçiliğimiz, sömürgecilerin işgalinden kurtulmak ve devlet kurmak için yapılan siyasi istiklal mücadelelerine yahut sıfırdan başlayarak millî kültür yaratma hareketlerine benzemez." "İslamiyete geçiş, Türk tarihi içinde büyük bir dönüm noktasıdır. Fakat bu değişmenin büyüklüğü bizi daha önceki Türk kültürüne karşı körleştirmemelidir. Her şeyden önce millî varlığımızın temel taşlarından biri olan dilimiz, bize eski kültürümüzden intikal etmiştir." Bu sözlerin sahibi Erol Güngör, Tanzimat'tan bu yana Türk insanının yaşadığı kimlik sorununa ve kültür buhranına eserlerinde de sık sık parmak basmıştır. Bugün dağa çıkan PKK'lı terörist de FETÖ'cü terörist de veya buna benzer diğer teröristler de aynı buhranın ürünüdür. Bu kimlik ve kültür buhranına bağlı sorunlarımızı acilen çözmek zorundayız. Her on senede bir darbelerle, sosyolojik kaoslarla ve terörle yüzleşmek istemiyorsak, bu travmaları sonsuza kadar çöplüğe atıp hayal ettiğimiz büyük hamleleri yapmak istiyorsak kültür ve medeniyet gelişimimizi en üst seviyede inşa ve ihya etmek mecburiyetindeyiz” şeklinde konuştu.
VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR
“Yeni nesilleri fikrî, edebî, tarihî, siyasi ve içtimai mevzularda iyi yetiştirmek mecburiyetimiz vardır” diyen Özdağ sözlerine şöyle devam etti, “Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Ali Fuat Başgil, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Seyit Ahmet Arvasi, Dündar Taşer, Fethi Gemuhluoğlu, Samiha Ayverdi, Ahmet Kabaklı, Mehmet Kaplan, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimlerin fikrî yönlerini yeni nesillere iyi anlatmalı ve kendilerine bu mütefekkirlerin görüşleri ışığında bir yol haritası çizmek durumunda olmalıyız. Bu yol haritası ise ilkokul yıllarından itibaren belirlenmelidir. Millî eğitim politikamız baştan ayağa yerli ve millî olmalıdır. "Vatan sevgisi imandandır." sözünü bütün kurumlara, caddelere, meydanlara, dağlara ve ovalara yazmalıyız mesela. Profesör Doktor Erol Güngör "Vatan sevgisi en önemli sosyolojik ve psikolojik terbiyedir." der. Çocuklarımıza şayet vatan, millet ve bayrak sevgisini veremeyeceksek okuma yazma öğrenmeseler de olur. Nitekim, sözde çok iyi eğitim görmüş, her bir şey olmuş hainlerin millî değerlerden yoksun olduklarında neler yaptıklarını hep birlikte gördük.”
SOSYOLOJİK VE PSİKOLOJİK TERBİYE ŞART
“Medeniyet ve kültürü ihmal eden toplumların iflah olduğunun görülmediğini belirten AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, “Ancak bu medeniyet ve kültür telakkilerini oluştururken ideolojik bağnazlık içine girilmeden, Türk toplumunun beş bin yıllık kültür ve medeniyeti gözetilerek ivedilikle bu meseleye eğilmek farz olmuştur. Ahmet Erol Güngör'ün deyişiyle vatan sevgisinin maya tutması için insanlarımıza sosyolojik ve psikolojik terbiye şarttır. Bu da biz siyasetçilerin olduğu kadar kültür adamlarının ve ilim adamlarının da görevidir. Özellikle gençlerimize yürüyecekleri yol haritasını vermek boynumuzun borcudur. Gençlerimize yürüyecekleri yol haritasını vermezsek sapkın, illegal ve yasa dışı navigasyonların usulca devreye girmeleri ise kaçınılmazdır. İnşallah millî eğitim yerli ve millî olarak gelecek kuşakları geleceğe hazırlama noktasında çok mahir olacaktır. Bugün 3 Mayıs, 1944 yılında milliyetçilerin zindana atıldığı gün olarak biliyoruz. O günlerde Stalin İkinci Cihan Harbi'ni kazandıktan sonra Türkiye'de milliyetçilik tu kaka edilmiş ve milliyetçiler cezaevlerine gönderilmiş, tabutluklarda çürütülmüştü. Alparslan Türkeş gibi, Nihan Adsız gibi, Zeki Velidi Togan gibi, benim de hocam olan Nejdet Sancar gibi insanlar cezaevlerine gönderdiler ama ardından tekrar milliyetçilik neşvünema etti. O günden bugüne bu kahramanları, bu ilim adamlarını, siyaset adamlarını anıyoruz, anmaya devam edeceğiz çünkü milliyetçilik milletinden yana olmak demektir, milletine hizmet etmek demektir. Bütün Türk milliyetçilerini rahmetle anıyorum, Erol Güngör'e rahmet diliyorum. Nice Erol Güngörler'i yetiştirmesi için de bu millete dua ediyorum” dedi.
EROL GÜNGÖR KİMDİR?
1938 yılında Kırşehir’de doğan Erol Güngör, 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümüne kaydoldu. Burada hocası Fethi Gemuhluoğlu onu Mümtaz Turhan’la tanıştırdı. Mümtaz Turhan hocanın teşvikiyle hukuk fakültesinden ayrılıp İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydını yaptırdı. 1961 yılında fakülteden mezun olan Güngör, 1975’te bu fakültede resmî göreve başladı. Fransızca ve İngilizce de öğrenen Erol Güngör, misafir profesör olan Hains’in asistanlığını yaptı ve onun ders notlarını Türkçeye çevirdi.
Tecrübî Psikoloji kürsüsünde asistan oldu. Bu sırada Türkiye’de yeni bir bilim dalı olan Sosyal Psikolojiye yöneldi. Bu disiplinin önemli eserlerinden Krech ve Crithfield’in Sosyal Psikoloji kitabını Türkçeye çevirdi. 1965’de “Kelâmî (Verbal) Yapılarda Estetik Organizasyon” adlı teziyle doktor oldu. 1966’da ABD Colorado Üniversitesinden tanınmış sosyal-psikolog Kenneth Hammond’un daveti üzerine Amerika’ya gitti. Bu üniversitenin Davranış Bilimleri Enstitüsünde milletlerarası bir ekibin araştırmalarına katıldı. Sosyal-psikoloji ders ve seminerlerini yürüttü. “Şahıslar arası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü” konulu teziyle 1970 yılında doçent oldu. Akademik çalışmalarının yanı sıra çeşitli yerlerde yazılar yazmaya devam etti.
Erol Güngör üniversitede verdiği derslerle, ilmi yayınlarıyla Türkiye‘de sosyal-psikoloji dalını önemli bir saha haline getirdi. Devlet Planlama Teşkilatı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli komisyonlarında görev alan Güngör, 1978 yılında “Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar” adlı teziyle profesör oldu. 1982 yılında YÖK tarafından Selçuk Üniversitesi’ne rektör tayin edildi ve bu görevi sırasında 24 Nisan 1983’te geçirdiği bir kalp krizi sonucunda öldü. En verimli dönemi 70’li yıllardır. Hemen hemen bütün eserlerinde geleneği, halk, kültür, din ve şahsiyet ile yorumlamaktadır. Güngör’ün muhafazakârlığı statükoculuğa kapalı, değişimlere ve yenilikçiliğe açıktır.