Şempanzeye saygı duymak!

Ali EYCE

Biz gazeteciler niye bu kadar siyasetin içindeyiz?

Niye bu kadar siyaset yazıyoruz?

Niye bu kadar siyasetin ve siyasetçilerin ne yaptığını veya yapmadığını düşünüyoruz?

Siz okurlarımızın birçoğuna göre, ‘Siyasete girmeye çalışıyoruz, siyasetten geçiniyoruz veya siyasetin içinde olanlarla uğraşmaktan keyif alıyoruz’ gibi düşüncelerin olduğunu gayet net biliyoruz.

Siyasetten ve siyasetçiden dolayı iyi şeyler yazdığımızda çok yağcı gibi algılandığımızı biliyoruz.

Siyaseten veya siyasetçiden dolayı kötü şeyler yazdığımızda da çok beklenti içinde olduğumuzun algılandığımızın da farkındayız.

Oysaki siyaseti ve siyasetçileri iyi veya kötü yazarken hiç sizleri, kamuoyunu, okuyucularımızı yani sizleri düşünerek hareket ediyoruz.

Siyasetin veya siyasetçinin iyi veya kötü olması biz gazetecileri direk ilgilendirmiyor ama siz kamuoyunu direk ilgilendiriyor.

Çünkü siyasete yön veren, siyasetçiye oy veren bizim azınlık oyumuzu değil, kamuoyunun çoğunluk oyu.

Doğru tercih yaptınız mı, yanlış tercih yaptınız mı bunu bilmeye hakkınız var.

Bunu bilmenin yolu da bizim siyaseti ve siyasetçileri takip etmemizden, arada bir iyi veya kötü oldukları durumları sizlerle haber diliyle, köşe yazısı diliyle paylaşmaktan geçiyor.

O yüzden biz gazetecilerin siyaseten ve siyasetçiden dolayı kaleme aldıkları yazıları hedefinin her zaman sizler olduğunu, sizlerin düşüncesi olduğunu aklınızın bir köşesinde bulundurun, sonra haberleri ve köşe yazılarını okuyun.

Gazeteci kendisi için yazmaz, okuyucusu için yazar, kamuoyu için yazar.

Nokta!

Siyasi kulislerde bugünlerde bir deyiş haline gelen cümle var, ‘Siyasetin tepesindeyken kaybetme!’

Bu deyişin kullanılmasının temel nedeni ise bütün siyasi partilerin içinde var olan değişim hareketleri.

Önümüzdeki yerel seçimler öncesi bütün siyasi partilerde, genel merkez dâhil, il ve ilçelerde değişim rüzgârları, hem de en sert şekilde esiyor.

Nelerin değiştiğini, nelerin değişmediğini ise zaman gösteriyor.

Siyasetin tepesindeyken kaybetmenin altında yatan neden ise siyasetin tepesinde bulunanların, siyasetin ortasında veya tabanında bulunanlarla arasına mesafe koyması, ortasında veya tabanında bulunanlardan yukarı doğru çıkma isteyenlerin kafasına vurması, elindeki lokmayı alması, ön alım yaparak çalışmaları yok hükmünde göstermeye çalışması.

Siyasetin tepesindeyken en büyük korku, kaybetme korkusudur.

Kaybetmemek için bu hallerde bulunan, bu tür davranışlarda bulunanların en büyük hatası ise bu korkularına yenilmeleri ve bu tür hatalarda bulunmaları.

‘Boynuz kulağı geçer’ atasözünü söyleyen atalarımızın boynuzla veya kulakla bir sorunu olduğunu düşünmek gibi basit mantıkla olaylara, gelişmeler bakmak, tepki vermek gibi.

Beş yıl önce, on yıl önce, on beş yıl önce bu ülkede kimlerin siyasetin gündemi olduğunu, kimlerin siyasetin tepesinde olduğunu hatırlayın.

Şimdi onların neden kaybettiğini, neden siyasetin içinde olamadıklarını, neden siyasetin tepesinde kalamadıklarını düşünün.

Hepsinin altında yatan neden, boynuzları görmemezlikten gelip hata yapmaları ve hatalarının bedelini de zorla, zorlayarak, zoru zoruna siyasetin dışında kalarak ödemeleridir.

Sevilmek kolay olsaydı, takla atan şempanzenin emeğine saygı duyulurdu!

Nokta!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.