Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi tarafından yapılan açıklamada şunlar belirtildi;
Nasıl bir sağlık hizmet düzenidir ki, resmi rakamlara göre bile her gün 50 sağlık çalışanı sözlü ya da fiziksel olarak şiddete maruz kalmaktadır. Hastaneler artık sağlıkla değil şiddetle anılmaktadır. Mevcut sağlık sisteminde herkes mutsuz, en çok da sağlık emekçisi mutsuzdur.
Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir. Nitekim son günlerde çok büyük boyutlara varan sağlıkta şiddet vakaları, alınmayan tedbirler ve çözümsüzlük ile beraber çığ gibi büyümüştür. Gelinen noktada bugün Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli sağlık emekçisi arkadaşımız Hakan ÇAVDAR saldırıya uğramıştır. Arkadaşımıza bıçak çekilmiş, darp edilmiş ve yerlerde sürüklenmiştir.
AVM’ ler de bile X Ray cihazları ile güvenlik önlemleri üst düzeyde alınırken, Sağlık Kurumlarımız korunmasız, şiddete ve saldırıya açık haldedir. Bu güne kadar yaşanan şiddet vakalarında görüleceği gibi, saldırganlar ellerini kollarını sallayarak silahlı, delici, kesici aletleri çok rahat yanlarında taşıyarak, rahatlıkla kurumlarımıza girip canımıza kastediyoruz. Çalışma alanlarımızın güvenlik açıklarını ısrarla belirtmemize, sağlık emekçilerinin can güvenliğini sağlanması konusunda gerekli önlemlerin alınması için her türlü girişimlerimize rağmen hiçbir adım atmayan tüm yetkililer bu şiddete ortaktırlar.
Yaşananları akılla, vicdanla, insanlıkla izah edebilmenin olanağı kalmamıştır. Yaşanan bunca şiddet vakasına, ölümlere rağmen ne yazık ki gelinen noktada samimi adımların atılmadığını, şiddetin hız kesmediğini görüyoruz. Saldırganlar karakolun ön kapısından girip arka kapısından çıkmaktadır. Olan “şikâyetçi olduğum için yeniden saldırıya uğrar mıyım” endişesiyle baş başa kalan, artık aracını park ettiği otoparka giderken can güvenliği kaygısı yaşayan sağlık emekçisine olmaktadır.
Artık yeter, gerekli önlemlerin alınması için daha ne beklenmektedir? Şiddete daha ne kadar seyirci kalınacaktır? Uzun süredir güvenli işyerleri talebimiz ve etkin, caydırıcı bir sağlıkta şiddet yasası talebimiz olmasına karşın, her gün bir değil, birkaç sağlıkta şiddet olayı olmasına rağmen attığı tek adım sosyal medyadan tweet atmak olan Sağlık Bakanı da bu şiddetten sorumludur. Yaşatmak için çalışan Hekim, hemşire, ebe, teknisyen, idari memur, sağlık işçisi, bu ülkenin tüm sağlık emekçileri olarak bizler şiddete, şiddeti özendiren tüm politikalara karşıyız.
Sağlığın piyasalaşması sonucu oluşan sorunların, yanlış uygulamaların sorumlusu bizmişiz gibi şiddete maruz kalıyor, hedef gösteriliyor ve öldürülüyoruz. Özcesi bu sistemin kendisi şiddeti doğurmaktadır. Sağlık emekçilerinin haklarını ve halkın sağlık hakkını koruyup geliştirecek başka bir sağlık sistemi mümkündür. Bu sistemi inşa edinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Nitekim 14-15 Mart tarihlerinde yapacağız Büyük G(ö)REV eylemliliğimizin en önemli sebeplerinden birisi de sağlık artan şiddet vakalarıdır. Sağlıkta şiddetle mücadeleden geri adım atmayacağız. Şiddetle yüz yüze kalan tüm sağlık emekçilerine sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz.