Şiddet her zaman ses çıkarmaz.
Bazen şiddet sessiz bir çığlıktır.
Dayak değildir her zaman, cinayet, darp değildir.
Şiddet sessiz de yapılır.
Mesela psikolojik şiddet diye birşey vardır.
Kişiye vurmadan ama sözle, tavırla yapılan şiddettir.
Kişi kendini kötü hisseder, değersiz olduğunu düşünür. Ailede bir çocuğa sürekli beceriksizsin, işe yaramazsın diyen bir baba şiddet uygular aslında.
İşyerlerinde olur, onun adı bile vardır hatta mobbing diye. Tavırla yapılan sessiz eziyet.
Şiddetin türlü türlü hali var.
Çoğuna şahidim, yemin etmeye hazırım.
Yürüdüğüm yollarda şiddet görüyorum, hergün.
Yaşadığım yerde şiddet görüyorum.
Ama engel olamıyorum. En çok da ona yanıyorum. Ben sessiz şiddetin şahidiyim. Mazallah dayak tekme görsem zaten kendimi tutamam ben de karşılık veririm.
Sessiz çığlıklar benim duyduklarım.
Kedi köpek kirpi,kuş, artık kim varsa gelsin kana kana su içsin diye koyduğum su kaplarını kaldıranlar mesela.
En ağır şiddet bu değil mi?
Görüntüyü bozuyor deyip kaldırıp atanlar. Ve hadsizce benimle tartışanlar, “koyarsan atarız” demeler.
Şiddeti görüyorum, engel olmaya çalışıyorum, şiddet kendini tekrar ediyor.
Şiddeti uygulayanlar okumuş görmüş kişiler. En az üniversite okumuş, kimisi yurtdışında okuyup gelmiş.
İçindeki şeytanı kovamadıktan sonra Harvard’ı bitirsen ne olur ki?
Koyduğum su kabını kaldıranlardan gelen gelen yanıta bakınız;
“Orada banklar var, insanlar oturuyor, kediler gelip su içsin istemiyorlar”
Al sana şiddetin suya bürünmüş hali.
Bir insan düşünün ki, kedinin içtiği sudan rahatsız.
Üşenmeden bunu şikayet edebiliyor.
Bu şiddet değil mi?
Yürümeye hali kalmamış bir köpek, o kadar yaşlı ki gözlerini zor açıyor. Kıvrılmış bir köşeye uyuyor sadece. Suyunu yanıbaşına koyuyorum. On dakika sonra su da yok köpek de.
Tekmeyle mi kovaladı yoksa kafasından aşağı mı boşalttı suyu belli değil.
Şiddet var. Burada ve heryerde. Ben şiddete şahidim. Teker teker isimlerini biliyorum yapanların.
Havale ediyorum.
İnancınıza göre seçebilirsiniz. Belki susuz kalacaksınız günü gelince, kuantuma göre yaptığın sana dönüyor sonunda. Suyu göreceksin ama içemeyeceksin.
Belki cehennemde yanacaksın, inandığın buysa.
Ben hergün herkesi isim isim havale ediyorum. Artık kim neye inanıyorsa onu bulacak illaki sonunda. Buna ettiğini bulmak deniyor.
Şiddeti duyuyorum. Şiddeti görüyorum.
Bilinçli kötülükten fena halde yorulmuş durumdayım.
Etrafımda bu kadar bencil bu kadar kalpsiz insanla yaşamak zorunda olduğuma yanıyorum.
Medeni ülkelere gıpta ediyorum. Çekip gitmek istiyorum.
Medeniyet neredeyse oraya gitmek istiyorum.
Kafir, bencil ve çirkin yürekli insanların olmadığı bir yere gitmek istiyorum.
Su diyorum su. Anlıyormusunuz? Yaşam için gerekli olan tek şey.
Ben bir koyarsam senin iki tane daha koyman gerekirken hepsini kaldırıp atıyorsun, yok orda olmaz yok burda durmaz, yok dekoru bozar.
Geçiniz bunları.
Çöl sıcağındayız, ister kristal kase olsun ister plastik yoğurt kabı. Suyu tartışmak, hatta bunu konuşuyor olmak en büyük medeniyetsizlik değil de nedir?
Millet uzaya gidiyor biz yerde dekor bozar diye su kabını çöpe atıyoruz.
Sizin her tarafınız dekor olsa ne olur, içinizdeki şeytan olduktan sonra...
Not: yine su konusunda yazmışım Ocak ayında. Hala hiçbirşey değişmemiş. Yazık..
https://www.medyaege.com.tr/insanliginiz-kadar-anilirsiniz-19795yy.htm