Toplumsal hareketler, akarsu gibidirler. Bazen bir menderes çizerler, bazense gürül gürül bir şelaleye evrilirler. Kimi toplumlarda, dip akıntısı olarak yol alırlar. Kiminde yüzeyde fırtınalar kopar.
Sözün özü, su akmak ister, sudan faydalanan da suyu kontrol altında tutmak.
Kontrol altında tutmak isteyenlere, siyasi literatürde, statükocu diyoruz.
Suyun önünde, ona yol açan ve onu denize ulaştıranlar, büyük politikacılar veya ulusal kahramanlardır.
Ancak, suyun önünde her zaman onlar olmaz. Bir de SET’ler vardır. SET’leri genelde statükocular koyarlar suların önüne . Çünkü, set suyu tutar. Akmasını engeller. Hızını keser. Onu hapseder. Bazen de su seti yerinden oynatır ve SET de suyun önünde ileri doğru sürüklenir. O durumda, sanki selin önünde giden, sele yön veren o sanırsın. Oysa dedim ya onun görevi suyu tutmaktır. SET, statükonun devamı için vardır. Suyun içindeki damlalara, tutsaklık hissi vermek için vardır.
Bazı politikacıların görevi, SET olmaktır. Önlerine konuldukları politik hareketin debisini düşürmek için, vardırlar. Statükonun devamı için dimdik ayakta dururlar ama iktidara karşı veya iktidar olmak için değil. Suyu tutmak için. Onlar suyu tutarlar. Her fırsatta kendilerini tahkim ederler. Arkamızda büyük güç var derler sorsanız. Doğrudur da. Ama sorun, arkada gücün olması değil, önde kendisinin yani SET’in olmasıdır.
Selden korkan statükocular, sel olmasın diye su yollarının önünü SET’lerle kapatırlar. Bir, iki, üç ne kadar lazımsa, o kadar. SET’ler olmazsa, statüko süremez. SET’ler zorunlu ihtiyaçtır.
Suyun önünde SET olan bazen bunu bilir. Onun görevi zaten SET olmaktır. Bazen de SET, SET olduğunu bilmez.
Bir siyasi partinin felsefesi; Samuel Becket’in “Hep denedin, hep yenildin. Olsun gene dene gene yenil. Daha iyi yenil.” sözü olamaz. Siyasi partiler kazanmak için vardır. Gelişmiş demokrasilerde, seçimi kazanamayan parti liderleri istifa edip sahneden çekilirken bizde tam tersi, koltuğunu tahkim ediyor. Biri değil hepsi böyle.
Amerikan Başkanlık seçimlerini kaybeden bir adayın tekrar aday olduğunu gördünüz mü? İngiliz İşçi Partisi veya Muhafazakar Parti liderlerine kaybettikleri seçimler sonunda “Bir daha, Bir daha “ diye tempo tutulduğunu duydunuz mu? Partilerinin önünden çekilirler. Seçmene alternatif yaratırlar. Zira, demokrasilerde, suyun önünde SET olmak marifet değildir.
Tarih bize göstermiştir ki; SET’ler yıkılmazsa, sular akacak başka yollar bulur.