Ayakta duracak halim yokken, hayatta kalacak nedenim olarak sevdim. Dokunmasam da uzaktan yanarak, hayaller kurarak, kurduğum hayallerde yok olarak sevdim. Dinlendiğim her şarkıdan seni sorarak, baktığım her yerde seni bularak, sana hiç kavuşamayarak sevdim. Hem alevler içinde yanarak, hem de alevler içinde donarak sevdim. Seni hayallerde, dualarda, uykularda, uzaklarda sevdim. Bitmeyen gecelerde, ot bitmeyen çöllerde, rüzgâr esmeyen yerlerde, güneş girmeyen evlerde sevdim. Sen bana susarken ben sana susayarak, sana hiç doymayarak, beni duymayacak olsan da, içimden çığlıklarla avaz avaz bağırarak sevdim. Çok Başka Sevdim Seni, kimseyi sevmediğim gibi sevdim. Yağan yağmurlarda, esen rüzgârlarda, sensiz geçen her anda, şu yalan dünyada tüm gerçeklerimle sevdim. Bitmeyen gecelerde, doğmayan güneşlerde, gelmeyen sabahlarda, telefonun başında ağlaya zırlaya sevdim. Kalabalıkların içinde yalnız, yalnızlığımın içinde kalabalık kalarak, bazen kendime bile sığmayarak sevdim. Tek sana niyet edip gökyüzünden yönümü bir kez ayırmadan, seni sen olduğun için, sende beni bulduğum için, yalnız sana muhtaç, yalnız sana aç, her şeyden mahrum, eksik ama bir o kadarda eksiksiz sevdim.
Tüm eksik yanlarımı seninle tamamlayarak, varlığına şükürlerle, yokluğuna isyan etmeden, hayalini kurabilmenin mutluluğu ile sevdim. Yorgunluktan bitmiş bedenimi, yokluğunda çökmüş benliğimi, asla kapanmayan yaralarımı, hiç bitmeyen dertlerimi senin isminle dağlayarak sevdim. Her sabah, bu gün daha güzel olacak deyip gecesinde paramparça yatarak, yatıyorum dediğime bakma sabaha kadar oturarak, bu aşk ıstırabı yüzünden yatakta acıdan sağa sola dönüp kıvranarak, bir umut, bin ümitle bekleyerek, gelmeyeceğini bildiğim halde hep sende kalarak, bir türlü seni bulamayarak sevdim. Ben seni çok sevdim, yaktığım sigaranın külünde, aşkımın közünde, sabahın köründe, inleyerek, iç geçirerek, aldığım nefesin bana zehir zıkkım olduğunu bilerek ve buna rağmen nefes alarak, aldığım her nefeste boğulup ölmeyerek sevdim. Her şeyden herkesten kaçıp da senin hayallerine sığınarak, senden başka herkese, her şeye bütün kapılarımı kapatarak sevdim. Duvarlar ördüm içimde sana dair sayfalarca, seni biriktirdim içimde, yaşamak zorunda kalarak, senden uzak durmayı hayal edip bir o kadar yakın durarak, en çok korktuğum şey, sensiz yaşamakken bir o kadar sensiz yaşayarak sevdim. Düştüğüm bu bataklıkta sana ulaşmak için çırpınarak, çırpındıkça batarak, battıkça kaybolarak sevdim. Adını duydukça kalbim sıkışarak, her dakika yokluğunla boğuşarak, bütün varımı, yoğumu yoluna adayıp, bir adımına bin adım koşarak, çareler içinde çaresiz kalarak sevdim.
Eğer birini gerçekten seviyorsan sonuna kadar, köküne kadar mücadele etmem gerektiğini öğrenerek, adına sayfalar karalayıp, gözyaşlarımla silerek sevdim. Siyahın her tonunda, mavinin yokluğunda, suyun renginin tarifi olmadığı gibi tarifsiz sevdim. Hiç kimseye anlatmayarak, soran olursa iyiyim diye yalan söyleyerek, ama bir o kadar yalansız sevdim. Hep kendimi suçlayıp seni haklı bularak, kendi kendimi cezalandırarak sevdim. Bir kez sesini duyabilmek için, bir kez olsun sana sarılmak, öpmek için, canımı vererek, canımı versem de bütün bunların imkânsız olduğu bilerek, ölmek isteyip bir umut, ya gelirse diye can çekişerek sevdim. Ben seni gerçekten her şeyden, herkesten çok farklı sevdim. Görmek için can atıp dışarıya çıkmayarak, içeride saklanarak, oda oda seni arayarak sevdim. O güzel gözlerine uzun uzun bakmayı isteyip de başımı yerden kaldıramayarak, senden başka her kese kör olarak sevdim. Yalansız sevdim. Yar ben seni ansız sevdim. Dökülen saçlarımda, sararan dişlerimde, yok olmaya yüz tutmuş cesedimin içinde yaşıyormuş gibi yaparak sevdim. Yazdıklarımın, dediklerimin senin gözünde zerrece önemi olmadığını bilerek, buna rağmen yazarak ama hiç anlatamayarak sevdim. Bağıra çağıra seni anlatmayı isterken, kendimden başka kimseye diyemeyecek kadar sevdim. Ne senden başka bir denize yelken açtım, ne de senden başka bir gemiyi limanıma kattım, sana muhtaç bir tek senin için kollarım açık bekleyerek, sevdim.
Ben seni Allah’ı şahit tutarak, sabahın beşinde, seccademin ıslak köşesinde sevdim. Çok özleyerek, asla olmayacağımızı bilerek sevdim. Her gece Allah’a yalvarıp, dualarla beni sevmeni bekleyerek sevdim. Bağlanarak, dağlanarak, ağlayarak sevdim, çok sevdim, hep sevdim, hala seviyorum. Hani hep kollarında ölmek isterdim ya, yollarında ölmek isteyerek, bir o kadar da ölmeyerek, sürünerek sevdim. Sevdim işte kimine göre yalan, kimine göre gerçek, kimine göre aptallık, kimine göre adamlık, hiç kimseden hiçbir şey beklemeden, karşılıksız, çıkarsız, yana yana, döne döne, kör gibi, deli gibi sevdim. O, gülerken kısılan gözlerimi, o kısık gözlerimle bakınca, kısılan sözlerini koklayıp da içime çekemeyerek sevdim. Ben seni hep sevdim. Öldürsen de sevdim. Güldürsen de sevdim ve hala seviyorum.