Geçenlerde Medya Ege de yayınlanan bir röportajımı okudum. Bir soruya;
Anne olmak; herhalde, mayın tarlasında yürümek gibi bir şey, kendini korumak ve evladını her adımında düşünmek zorundasın demişim. Sonra, kendi kendime söylendim biraz.
Öykücüğüüüm canımm, sanki annesin, o nasıl benzetmeler, o nasıl süslü cümleler, bilmediğin de yok dedim .Okuyanlar da böyle düşünmüşler midir acaba? Belki de benim için sayın her şeyi bilen bile demişlerdir.
Herkesi kastetmiyorum ama genelde çevremize bakınca, herkes her şeyi biliyor. Bir yerimiz ağrıyınca doktor, hayatımızdaki zorluklardan biraz bahsedince psikolog, aşktan sözedince ilişki uzmanı, yemek deseniz, dünyanın en iyi şefi kesilen insanlar var. Var mı öyle tanıdıklarınız sizin de? Tabi siz sorunca, fikrini söyleyenleri ,kendi yaşadıklarımızdan deneyimlerimizi aktarmayı da ayrı tutuyorum. Bazen birilerine yardımcı olma çabalarımız da oluyor. Bunu da anlıyorum Tabi Her şeyi bilen birileri de var ve çok var.
İnsanız, dertleşmek için, aklımızdakini boşaltmak için, biri derdimize çare olsun diye... belki sohbet olsun diye anlatırız. Belki sadece biri bizi dinlesin diye anlatırız. Yorum yapmasını beklemeyiz. Anlattıklarımız, bazen dedikodu ,bazen sır olur. Bazen çözüm bulur, bazen pişmanlık olur. Karşı tarafın, "Ben olsam" cümle kalıbıyla başlayan, rahat konuşmaları uzarrr da uzar. Her konunun bir uzmanı olduğunu bilmek gerektiği net. Herkesin güven aradığı, güvenmek istediği bir dönem. Peki biz? Biz ne kadar güveniliriz? Her şeyi bilsekte bilmesekte güvenilir olmayı biliyor muyuz? Sınırımızı biliyor muyuz ?Katılır mısınız bilmiyorum fakat saygının sevgiden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Neyi bilmemiz gerektiğinin ayrımını yaparken, En çok saygılı olmayı bilmek gerektiğini düşünüyorum.