Nasıl sevmiyorum sizi, bilseniz.
O çirkin bakışlarınıza aynı şekilde karşılık vermek istiyorum ve öyle de yapıyorum.
Hiç öyle muhatap olmamak için kafa çevirmek yok bende.
Bakışlarınıza misliyle karşılık veriyorum. Kötü bakana daha kötü, aşağılayana daha da aşağılayan bakışla bakıyorum.
Ne zaman ki köpeğimle yürüyoruz, karşıdan geliyorsunuz.
Yüzünüzde karanlık bir renk. O sizin renginiz, içinizin dışınıza vurumu.
Gözler kısık, dudak kenarları hafifçe aşağılama ve tiksinme karışımıyla aşağı kıvrılmış.
Sanki yanıbaşımda yürüyen uzun kulaklı bir köpek değil, kurtlanmış bir yeraltı canavarı.
Yani bakışınıza göre öyle olmalı. Ben çok anormal, çok iğrenç, çok sıradışı bir yaratıkla yürüyor olmalıyım.
Bakış o bakış.
Yanımdan geçmeniz gerekiyorsa, kaçacak yeriniz de yoksa o bedeniniz bir geri çekiliyor, omuzlar geri gidiyor, ay of sesleriniz duyulmaya başlıyor.
Nasıl sevimsiz olduğunuzu bir bilseniz.
Bir de konuşan modelleriniz var.
Ama karnından konuşan. Yüzüme söylemeye cesaret edemediklerinizi karnınızdan konuşup rahatlıyorsunuz.
Çirkin, nefret içerikli bakışlarınıza ilave olarak şöyle cümleler duyuyorum;
Ay bu hayvanseverlerden de....
Çeksene ya köpeğini, hayret bişey....
Ya ben mecbur muyum köpeğinin yanından geçmeye....
Apartmanda köpek mi olur.....
Asansörde köpek mi olur....
Karnınızla sizin aranızdaki konuşmalara bazen katılmak durumunda kalıyorum. Malum konu ben ve köpeğim olunca, mecbur kalıyorum. Sizin gibi çirkin insanlarla konuşmak benim de hoşuma gitmiyor.
Duyamadım, bir şey mi dedin diye soruyorum, ama ses yok.
Söylenecek cesareti olup da yüzüme konuşmaya cesareti olmayan insanlarsınız.
Sevmiyorum sizi.
Nasıl sevebilirim ki? Yani o bakışlarınızı, o çirkin suratlarınızı görseniz, sizi siz de sevmezsiniz.
Sevilecek yanınız yok.
Korkudan iki metre zıplayana az biraz saygı duyabiliyorum.
Kimseyi rahatsız etmeden korkup geçen yine anlaşılır, insani bir durumdur.
Hem korkup hem terbiyesizlik yapana saygım olamaz. Fobileriniz sizin derdiniz, benim değil. Fobiniz var diye bana hakaret edemezsiniz.
Sevmiyorum kardeşim hayvan, mecbur muyum diyenlerinize söylüyorum.
Ben de sizi hiç sevmiyorum.
Oldukça sevimsiz ve antipatik buluyorum. Belli bir renginiz var sizin, karanlık paslı bir renk. Nerde görsem tanırım.
Köpekleri iğrenç buluyorsunuz ama siz de çok tatlı insanlar sayılmazsınız.
Aşağılamak için, nefretinizi göstermek için üstümüze diktiğiniz bakışlarınızın karşılığı var bende.
Cesaret edip gözlerime bakmanız yeterli.